Kemal Yılmaz'ın yazısını okuduktan sonra onları ziyaret etmem şarttı. Ayşegül Sönmez'i ve bebeği Sinan'ı... Sadece Cafer Erol'dan aldığım lohusa şekerini kaynatmakla yetinmedim. İçine karanfil ve tarçın da kattım. Kıpkırmızı şerbeti, Paşabahçe'den cam bir şişeye koyduğum gibi soluğu Anadolu yakasının güzide semti Fenerbahçe'de aldım. Ev kalabalıktı. İtalyanlar vardı. Mutfaktan irmik helvası kokuları geliyordu. Mario Rizzi'yi hemen tanıdım. 9. İstanbul Bienali'nin en sevdiğim işini o yapmıştı. Murat ve İsmail filmini...
Rizzi uzun zamandır bu kez bambaşka ve yine çok sahici bir proje için İstanbul'daydı. Rizzi, bir yandan, Sinan bebeğin pusetinin yanı başında, önünde duran tabaktaki bebeğin pastacı anneannesinin yaptığı yaban mersinli muffini kemiriyor bir yandan da son eseri Kazın Ayağı Öyle Değil'in son kontrollerini yapıyordu. Rizzi, bu kez bir film değil, oyun realize etmiş. Projeye en büyük desteği Tansa Mermerci vermiş. Mermerci, bu projenin ilk versiyonunu şimdiden satın almış. Bu Pazar, yani yarın saat 17.00'de SALT'ta gerçekleşecek oyunun en büyük özelliği Karagöz gölge oyununun kurallarına göre tasarlanmış olması. Karagöz ustası Emin Şenver tarafından üretilen otuz doğal boyadan, deve ve dana derisinden hazırlanan otuz kuklalı oyunu, sanatçı Mario Rizzi, İstanbul'un tepeden inme kentsel dönüşüme maruz kalan Ayvansaray, Balat, Fener ve Tarlabaşı mahallelerinden esinlenerek yazmış. Hiphopçu Yener Çevik ve bağlamacı Ümit Uçar'ın şarkılarıyla destek verdiği oyunun ses tasarımını Selçuk Artut yapıyor. Bol teknolojili güncel sanat sahnesinde, aktüel bir derdi, kentsel dönüşüm mağduriyetini, eski bir görsel gelenekten yola çıkarak anlatan Rizzi'nin oyunu, şimdiden bienal haftası hareketlenecek ajandamda en merak ettiğim projelerin başında geliyor. Evde bebeği 'mio dolce, mio tesoro' diye seven bir İtalyan da fotoğraf sanatçısı Gianna Carrano'ydu. Carrano da Ekim ayı boyunca İtalyan Kültür Merkezi'nde bir sergi yapıyormuş. Serginin ismi de konusu da Paul Mccartney'in albümüne ismini veren şarkısı Tug Of War'dan geliyormuş. Carrano, bir Beatles hayranı olarak Lennon'cu değil, Mccartney'ciymiş. Bir muffin de ben yiyerek bebek ziyaretimi tamamladım. Laf aramızda şerbetim çok lezzetli olmuş. Evde, kendime ayırdığım kadarına votka ekleyerek içmek üzere hızlı adımlarla Cihangir'in yolunu tuttum.