Maxxi Müzesi'nin açılışında solo bir sergisiyle yerini alan Kutluğ Ataman'ın 'Mezopotamya Dramaturjileri' sergisi, Türkiye ve yurtdışından toplam 14 kurum sayesinde gerçekleşti. Ataman'ın tamamını Erzincan'da çektiği filmlerden oluşan serginin prodüksiyonunu üstlenen bu kurumlar arasında Roma'daki British School, Avusturya'daki Lentos Müzesi, İtalya'daki Unicredit grup, Türkiye'den Vehbi Koç Vakfı, Borusan Vakfı gibi kuruluşlar var. Sergi, 2009 tarihli Çerçeve, Tuhaf Mekân, Mutluluk Arayışı, Yabancı Dil İngilizce, William Shakespeare'in Tüm Eserleri, Aya Seyahat, Sütun ve Kubbe başlıklı işlerden oluşuyor. Peki İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı'nın serginin basın bülteninde bu kurumlardan ayrı bir yerde yer alan logosu ne anlam ifade ediyor?
Açıklayayım: Ajans, Maxxi Müzesi'ne 20 bin euro vererek serginin açılışı için katkıda bulundu. Sergide yer alan hiçbir işin prodüksiyonuna katkıda bulunmadı. Bu noktada Ataman'ın İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı'na yaklaşık bir yıl önce, ajansın ısrarları üzerine bir projeyle başvurduğunu hatırlamak gerekiyor. Ajans, projenin bütçesini yüksek bulduğu gerekçesiyle reddetmişti.
Ataman'ın İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajans'ı tarafından reddedilen bu projesi, Fransa'daki Türkiye Mevsimi'nde açılan izleyici rekorları kıran bugün SSM'ye misafir edilen 'Efsane İstanbul: Bizantion'dan İstanbul'a
- Bir Başkentin 8000 Yılı' sergisindeki boğaz sularından oluşan dev yerleştirmesinin ta kendisi. Ataman'in film projeleri için Kültür Bakanlığı'nın desteğini bir türlü alamamasının altında yatan, Ataman'ın yurtdışı sergilerini ziyaret eden diplomatik devlet yetkililerin tuttuğu 'andıç'ları da hatırlarsak, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı'nın sergiye yaptığı 20 bin euroluk katkıyı 'göstermelik' bulmak yersiz olmaz sanırım.
Üstelik ajansın bu göstermelik katkıyı 'göstermek' için Emre Aköz, Ferai Tınç, Nilgün Cerrahoğlu gibi gazetecilerin bulunduğu 20 kişilik bir grubu dört gün boyunca Roma'da ağırladığını da hemen ekleyelim... Bu da eder toplam 40 bin euro... Her şey imaj için helal olsun mu demeliyiz? İmajda anlaşsak belki. İşimize geldiğinde Türk sanatçımızın uluslararası başarılarıyla övünelim. İşimize gelmediğinde Türk sanatçısı Türkiye aleyhinde propaganda yapıyor diye onu fişleyelim.
Bu ne imaj bu ne kültür politikası bu ne menem bir sponsorluk üstelik kamu parasıyla...