Gent- Toz bulutu beni de olduğum yere Belçika'ya çakılı bıraktı. Fazla hareket edemiyorum. Aslında Paris'e gidebilirim. Ama söylentilere göre (Bedri Baykam) herkes Paris'e gitmiş ve kafelerde uzun uzun kuyruklar oluşmuş. Sadece bir espresso için iki saat bekleniyormuş. Ben de bulunduğum şehrin çağdaş sanat müzesinin kafesinde vakit geçiriyorum. Hiç fena değil. Tanıştığım her uluslararası çağdaş sanat dünyası insanına, mesela Rus bir küratöre, Alman bir filmciye, Hollandalı bir küratöre, İstanbul bienalinin yeni küratörlerini tanıyıp tanımadıklarını, onlarla ilgili ne düşündüklerini soruyorum. Epey istihbarat topladım desem?
Gerçekten Adriano Pedrosa da Jens Hoffmann da çağdaş sanat dünyasının en hip, dolayısıyla en eleştireye açık isimleri. İkiliyi, sanat dünyasının son Charles Esche'leri olarak tanımlayanlar bile oldu. Charles Esche kadar sosyal; onun gibi hem teoriye hakim hem de network'e sahip...
Avrupalı pek çok insanın yakından tanımadığı, biri Costa Rica, diğeri Rio doğumlu ikiliyi İstanbul Bienali Seçici Kurulu nereden tanıyordu peki? Tüm bu sözlü tarih araştırmamın neticesinde beni ilgilendiren soru bu oldu... Onu da çok geçmeden yine ecnebi bir dosttan öğrendim. Avrupalı bizi bizden iyi biliyor... Bu bir espri ama aynı zamanda gerçek.
Meğer 12. İstanbul Bienali'nin küratörlerini belirleyen seçici kurulda artık Vasıf Kortun ve Charles Esche yokmuş. Onların yerine çok daha bambaşka biri varmış. Bu ismi yakında çok duyacaksınız: Carolyn Christov Bakargiev. Bakargiev, 13. yani gelecek Documenta'nın küratörü kendisi. Ve aynı zamanda 16. Sydney Bienali'nin de küratörüydü. New Jersey doğumlu küratörün pek çok kitabı var.
İşte Bakargiev, bu yılki seçici kurulda, 12. İstanbul Bienali için Hoffmann ve Pedrosa'yı önermiş ve diğer jüri üyeleri de, Bakargiev gibi başarılı, ünlü, uluslararası bir çağdaş sanat dünyası insanı kadar bilemeyeceklerini düşündüklerinden, o ne derse onaylamışlar.
Bakargiev şu anda Riovoli çağdaş sanat 'sarayı'nın direktörü. Bu görev için kısa bir süre önce Hoffmann'ın adı geçmiş. Zaten Wattis'in yöneticisi olan Hoffmann, hiç istememiş. Bu arada Hofmann'ın kız arkadaşı da ünlü bir küratör olan Jessica Morgan'mış. Jessica Morgan, geçtiğimiz Sydney Bienali'nin küratörüydü. İstanbul Bienali hiç bu kadar uluslararası olamazdı. Diyorum size Avrupalı bizi bizden iyi biliyor. Uluslararası çağdaş sanat oligarşisi ne güzel de işliyor. Tıkır tıkır. Bir de uçaklar işlese... Tozu dumana katarak...