Bu başlık yenilgi için değil. Bu başlık Ali Muhammed'i maç içinde 5 dakika dinlendirecek bir yedek gardı bile olmayan Türk basketbolu için... Ha alınan bir oyuncu var ama onun attığı şut air-ball olurken, rakibin üçüncü gardı bizim potamıza 3 tane smaç yaptı. Anlayın yani durumu... Fransa maç öncesi ağır favoriydi.
Tamam. 27 bin taraftarı büyük güçtü.
O da tamam. Ama biz de maça çok iyi başladık. Ersan'ın zorlama atışları ve top kayıplarına rağmen Fransa'yı maça sokmadık. Tempoyu düşük tutuyor, riske ettiğimiz 3 sayılık basketler dışında da sayı bulmalarına izin vermiyorduk. Buna karşılık Fransızlar da savunmalarını özellikle Cedi ve Ali üstünde yoğunlaştırmıştı.
Yine de sayı buluyorduk ama turnuva başından beri yüzleştiğimiz acı gerçek dün yine ortaya çıktı. Tek oyun kurucumuz Ali Muhammed yorulana kadar takımı çok iyi oynattı. Ama skor 25-25 iken 15.39'da sahadan çıktığında biz de oyun kurucusuz kaldık. Ali'nin yokluğunda hücumda yokları oynarken top kayıpları ve zorlama şutlarla gelen hızlı hücum sayıları ile Fransızlar 32-25 öne fırlamıştı bile o tekrar oyuna girdiğinde. Ve maalesef 14.38'de 25-23 önde iken rakibin 14-0'lık serisi ile skor 36-25 oluverdi. Ve biz bitime 28 saniye kala Semih'in serbest atış çizgisinden bulduğu sayıya kadar geçen 5 dakika 30 saniyede maçı kaybettik.
İkinci yarıda fark 7 sayıyken Cedi'nin pozisyonunda Yunan başhakem Christodoulou'nun kararları da çok tartışılır. Basketi verse fark 5 sayıya inecekti ve belki maça geri dönecektik ama olmadı... Neticede 5 kişi ile bu kadar...