Bu bölümde çok ilginç bir konu üzerinde durmak istiyorum. G.Saray takım halinde sezon başından beri kötü oynuyor. Sürekli sakatlıklar yüzünden zor günlere geçiriyor. Hiç santrfor katkısı alamıyor. Takım ve Fatih Terim çok ağır eleştirilerin hedefinde.
Diğer taraftan Vedat Muriqi gibi herkesin gıpta ettiği bir santrfora sahip, iyi futbol oynayıp çok pozisyona girdiği söylenen F.Bahçe için bazı anormal puan kayıplarına kaza deniyor. F.Bahçe, ne gariptir ki G.Saray'ın sadece 1 puan üstünde!
Peki bu ilginç tablo nasıl açıklanacak? Cevabı bence çok basit; Futbolda iki çok önemli unsur var. Hücum ve savunma. Sezon başından beri Ersun Yanal'ın risklerle dolu oyun anlayışını eleştiriyorum. Oyunu karşı alana yıkarken ileri uç ve orta sahanda pres yetersizliği varsa defans bloğun da çizgi halinde öne çıkarsa çok pozisyon verirsin. Dört forvetli düzende orta sahada iki oyuncunun üst düzey fiziki gücü, devamlılıkları ve pres etkinlikleri olmak zorunda. Kruse sakatken bir yorumda bulundum, "Kendisine bakmıyor. Ama iyileşince yeri garanti" dedim!
"Bu durumda eğer Emre ve Gustavo'dan herhangi biri sakat ve cezalı değilse Ersun Yanal dört forvetin arkasına bu ikiliyi koyacağından eminim" dedim. İşte bu büyük teknik adam yanlışını Sivas'ta yapınca bu sonuç ortaya çıktı.
Şimdi karşılaştırmalı örnek vermek istiyorum. Rıza Çalımbay'ın elinde dar bir kadro var. Gerçek yeri sağ bek olan Fatih, imkansızlıktan takım kaptan Hakan ile birlikte ön liberoda görev alıyor. Pazar günü Hakan cezalıydı. Çalımbay, Fatih'in yanına kapasitesi sınırlı ama güçlü, senelerdir sadece sol bek oynayan bu sezon da daha çok yedek kalan Ziya'yı oynattı. F.Bahçe'nin orta sahanın ortası ise Gustavo ve Emre. Bu ikilinin Fatih ve Ziya ile kıyaslandığında aralarında uçurum kadar kalite ve klas farkı var. Ama bir takım yanlış yönetiliyorsa taktik olarak doğruları yapmıyorsa rakip de tam tersine her yönden doğruları yapıyorsa işte bu sonuç ortaya çıkıyor. Bilmem anlatabildim mi!

***

Avcı işi abartınca…

Geçen hafta TRT'deki spor programında Kasımpaşa- Beşiktaş maçının geniş bir analizini yaptım. Özetle içeriği şöyleydi... Lige kötü başlayan, G.Saray derbisi sonrası büyük bir çıkışa geçen Beşiktaş, ne yazık ki Kasımpaşa karşısında sezon başındaki olumsuz görüntüsünün içine girmişti. 80 dakika 10 kişi oynayan rakibinden, iki gol yedi, üç net de pozisyon gördü. Son saniye golüyle kazandı. Abdullah Avcı'nın oyuncu değişiklikleri çok yanlıştı. Lens ve Umut'la forvet sayısını artırdı. Bunun üstüne en son Güven tercihiyle harakiri yapmıştı.
Orta saha ve stoper bölgesi tek kişiye kalmıştı. Uzatmanın son dakikasında Koita, çalım yerine arkadaşına pas verseydi, büyük ihtimalle 3 puan kazanacaklardı. Ama dönen topla golü bulan Beşiktaş kazandı.
Tahmin ettiklerimi görmek için TV'deki yorumları takip ettim. Ve gazetedeki yazıları okudum. Yüzde 90'ı Abdullah Avcı'yı yaptığı değişikliklerden dolayı kutluyordu. Avcı, Malatya karşısında da benzer dakikalarda aynı değişiklikleri yaptı. Güven de girince işler iyice zorlaştı. Ve de çekirge ikinci defa sıçramayınca Malatya cezayı kesti. Sonra tekrar yorumcuları dinledim, geçen hafta söylediklerinin tersini söylemeye başladılar. Halbuki Beşiktaş ikinci yarıda iyi oynayıp baskı kurmuştu. Sistem iyi işliyordu. Tek yapılması gereken Diaby- Lens değişikliğiydi. Ama Abdullah Avcı işi abartınca bu netice ortayı çıktı.

***

Yanal riskten vazgeçmez! Derbiyi Avcı'nın planı belirler

Bu değerlendirmeler ışığında pazar günü oynanacak derbi iki takım için de büyük önem arz etmekte. Benim her zaman vurguladığım bir konu var. Bütün derbilerde kendi sahasında olan takım favori olmasa da daima bir adım öndedir. En canlı örnek de son Beşiktaş-G.Saray maçı. Pazar günkü derbide iki takımın da ciddi saha içi rahatsızlıkları var. Bence en önemli nokta Avcı'nın uygulayacağı taktik. Ersun Yanal'ın iç sahada olduğu için riskli ve başına iş açan ofansif anlayıştan vazgeçeceğini pek sanmıyorum. Yanal, bugüne kadar 1 kez taktik değişikliğine gitti. O da deplasmandaki G.Saray derbisiydi. O doğru taktikle maçı berabere bitirerek 1 puanı aldı. Derbide Yanal'ın planı belli. Bu durumda Abdullah Avcı'nın Fenerbahçe karşısına nasıl bir oyun planıyla çıkacağı sonucu etkiler.