Milli Takım hırslı, tempolu bir ilk yarı sergiledi. Oyun sürekli karşı alana yıkıldı. Hücum girişimleri planlı, programlı değildi.
Ama bana göre son senelerde ilk 45 dakikada en fazla pozisyon bulduğumuz bir maç oldu. Ancak şut kalitemiz yetersizdi. Ayrıca Arda, Burak ve Volkan Şen'de olan maç eksikliği, Gökhan Töre'de olan formsuzluk son hareketlerde futbolcularımızı çok etkiliyordu. Tabi birde ilk yarıda madalyonun öbür yüzü vardı. Ofansif girişimlerde o kadar aceleci ve abartılı davranıyorduk ki rakibe de birçok defa geniş alanda ileriye çıkma şansı verdik. Neyse ki son paslar tercihlerini hep yanlış yaptılar. İkinci yarıda daha tempolu ve baskılı başladık. Yine pozisyonlar bulmaya devam ettik.
Tabii ilk yarıda olduğu gibi kaçırmaya da. İlk yarıya oranla duran toplar da bulmaya başladık. Ama rakibin bize olan çok fazla boy üstünlüğü bize ortalarda da hiç şans tanımadı. Tabii rakip kalecinin hayatının maçını oynadığını da göz ardı etmeyelim.
Devrenin son 15 dakikasına girilirken bu yarıda ilk defa çıkan Letonya karşısında üst üste iki çok büyük tehlike yaşadık. Deneyimli Hakan Balta üst üste tek başına rakibin iki net gollük pozisyonunu önledi. Bunun ardından da Selçuk'un mükemmel şutu ile çok kritik bir anda skor avantajını elde ettik. Artık her şey lehimize görünüyordu ama hiç umulmadık bir anda pozisyon dahi yokken son dakikada bir şok gol yiyerek Letonya karşısında makus talihimizi değiştiremedik. Bizim için bu gece belki bu skor ile her şey bitmiş olacaktı ama Hollanda'nın İzlanda'ya sürpriz iç saha yenilgisi ile yine şansımız devam ediyor.