Son senelerde Milli Takım mesaisi gündeme geldiğinde hep aynı görüşü vurguluyorum: Oturmuş bir sistemimiz yok. Bu handikabı en aza indirmenin tek yolu var, o da kadro istikrarı. Bu şekilde hiç olmazsa futbolcular birbirlerinini tanıdığından uyum sorunu yaşanmaz. Ama ne yazık ki çeşitli nedenlerden dünyada kadro İSTİKRARSIZLIĞINDA bir numarayız.
EURO 2016 elemelerinin ilk 6 maçlık periyodunda toplam 25 değişik oyuncu görev almış. Bana göre bu konuda eşyanın tabiatına aykırı bir rekor kırılmıştır. Perşembe gecesi ikinci devre başlıyor. Her maçı kazanma mecburiyetimiz var. Rakiplerden 3'ü de 2'si içerde, 1'i dışarda olmak üzere Hollanda, İzlanda ve Çek Cumhuriyeti. Bu güne kadarki istatistiklere baktığımızda çok hırslı, kendimize göre çok hazır olmasak da 4'te 4 için işimiz zor. Üstelik hiç hazır değiliz.
Bugün için kadroda Burak Yılmaz dahil formda bir santrfor yok. Gökhan Töre fizik olarak iyi durumda değil. En büyük yıldızımız Arda Turan, Barcelona'nın transfer yasağından dolayı özel maçlarda dahi forma giyemedi.
HAKAN&CANER DE OLMASA
Volkan Şen'in maç eksiği var, hazır değil... Ozan Tufan aynı, Mehmet Topal daha yeni ısınıyor. Gökhan Gönül yeni düzeliyor. En iyi ve en deneyimli kalec-i miz Volkan Demirel'i Kazakistan maçı öncesi yaşananlar dolayısıyla Terim haklı olarak çağırmıyor. En hazır isimler Hakan Çalhanoğlu ve ligde cezası dolayısıyla oynamasa da Avrupa kulvarında görev aldığından Caner Erkin. Bunun 1 numaralı nedeni, Hakan Çalhanoğlu'nun Leverkusen'de, Caner'in de Fenerbahçe'de sürekli istikrarlı grafik çizmeleri, fizik açıdan hep hazır olmaları.
Bu şartlarda ilk hedef, Letonya ve Hollanda maçlarını kazanmak. Belki Hollanda da şu an için takım olarak tam formda değil, ama onların bize göre çok büyük artıları var. O da önemli bir ekol takımı olmaları... İyi oynamasalar bile sistemleri her zaman işliyor... Terim motivasyonuyla futbolcularımız, son şansları zorlamak için sınırsız enerjiyle mücadele edeceklerdir. Tabii ki yalnız bunlar günümüz futbolunda başarı için yeterli olmuyor. Futbolunun temel ilkelerini uygulamak şart. Ama futbolun cilvelerinin, çarelerinin tükenmediğini göz önüne alarak, umudumuzu sürdürmeliyiz. Eğer bu iki maçı bugünkü sıkıntılı dönemimizde geçebilirsek ekim ayını çok daha moralli, takım olarak daha hazır şekilde bekleyebiliriz.