Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER ÜRÜNDÜL

Kaç yıllık hikaye!

Seneler geçiyor, Milli Takım ile ilgili iki önemli soruna çözüm üretemiyoruz. Birinci sorun; gerek Dünya Kupası gerek Avrupa Şampiyonası elemelerinde zayıf rakiplere karşı sahada sıkıntılar yaşıyoruz. Ya güçlükle kazanıyoruz ya da canımızı yakan puanlar kaybediyoruz. İkinci sorun ise seyircinin ilgisizliği...
Birinci sorunu 9 sene önceki bir örnekle açalım:
"Euro 2008 elemelerinde gruplarında ilk 2 sırayı alacak takımlar şampiyonaya katılacak. İlk 4 maçta 12 puan aldık. Üstelik en ciddi rakibimiz Yunanistan'ı Atina'da farklı yenerek. Ardından müthiş bir düşüşle, içinde son dakika golüyle ancak beraberliği kurtardığımız Malta dahil, 12 puan kaybettik. Sonunda işimiz ancak Norveç'i deplasmanda yenmeye kalmıştı. Orada zoru başararak hedefe ulaştık." Bu sorunlar seneler içinde hiç bitmedi.

OTURMUŞ BİR SİSTEM YOK
2016 elemelerine kötü bir İzlanda yenilgisiyle başladık. Sonra şansız bir Çek Cumhuriyeti yenilgisi gündeme geldi. Letonya karşısında artık kayba tahammülümüz olmadığını herkes biliyordu, buna rağmen kazanamadık. Hollanda'yı deplasmanda elimizden kaçırdıktan sonra dünyadaki en zayıf halkalardan biri Kazakistan karşısına çıktık. 3 puandan başka seçeneğimiz olmadığını herkes biliyordu. Kazandık ama 83'üncü dakikadaki golle... Zayıf rakipler iddialı olmasalar da bu tip maçlarda onur mücadelesi yapıyorlar. Tabii ki arada bir iki maçta sıkıntı yaşanabilir, bir iki maçta da puan kaybedilebilir. Ama biz yıllardır bu takımlar karşısında rahat maç seyredemiyoruz.
Bana göre bunun en önemli nedeni belli oturmuş bir sistemimizin olmayışı. Bu eksikliğe bir de dünyada benzeri görülmemiş kadro istikrarsızlığı eklenince karşımıza bu tablo çıkıyor. Bir ciddi sorun da genel yapımız itibariyle kapalı alan daraltan savunmalara karşı set oyunumuz yetersiz.

ASIL SORUN SPOR KÜLTÜRÜ
Gelelim seyirci olayına. Avrupa'daki ulusal takımların hazırlık maçlarını dahi kapalı gişe oynadıklarını yeri geldikçe vurguluyorum. 10 gün önce Fransa-Belçika maçını TRT 'de yorumladık. Toplam 70 bin seyirci. 8 bini de Belçika taraftarı. Bir gün sonra İstanbul'a döndüm. Bir baktım Türkiye-Bulgaristan maçı biletli 2 bin seyirci, düşünebiliyor musunuz? Paris'te deplasmana gelen seyirci bizim kendi sahamızdaki seyircinin 4 katı. Bu olumsuzlukla ilgili kamuoyundaki ve medyadaki ortak görüş futboldaki başarısız gidişatın seyirciyi soğutması yönünde. Çok az etkisi olabilir ama esas sorun bizde spor kültürü yok.
Yine bir örnekle 15 sene öncesine dönelim...
G. Saray UEFA Kupası'nı kazanmış Real Madrid'i yenip Süper Kupa'yı almış, Milli Takım play-off'ta İrlanda Cumhuriyeti'ni elemiş Euro 2000'de de çeyrek final oynamış. Futbolumuzun bu çıkış döneminde Euro 2000'den sonra 98 Dünya ve 2000 Avrupa Şampiyonu Zidane'lı Fransa, hazırlık maçına geldi. İnönü Stadı'ndaki toplam seyirci adeti 4 bin 700'dü!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA