Abdullah Avcı meslektaşı Tudor'a resmen akıllı taktik ve iyi oyun dersi verdi. Emre-Mahmut gibi sistemin iki kilit oyuncusunun olmadığı Başakşehir'e yenilmek Tudor'un ayıbıdır.
Oysa, "Ben sistemlere inanmam" diyen Tudor efendi Florya'da Başakşehir'in 540 dakika tutan 6 maçını izlemiş ve analizlerini yapmıştı! Ama Tudor 54 bin dakika izlese Başakşehir'i yine çözemez. Çünkü futbol bilgisi, hocalık tecrübesi ve çapı bırakın büyük bir maç kazanmayı Galatasaray'ı yönetmeye bile yetmez.
Türkiye'nin en iyi saha içi geçişlerini yapan, Adebayor-Visca-Mossoro- Elia gibi çabuk ve dikine giden oyunculardan kurulu Başakşehir'e karşı 4-4-2 oynamak Tudor'un intiharıydı. Gomis- Eren ikilisi Türk Telekom'da ancak rakibin gücüne göre olur. Tudor'un ikili forvet anlayışı Galatasaray'da Belhanda- Ndiaye gibi oyuncuların da formatını bozdu. Ndiaye'nin kenarda oynaması Fernando'nun baskı yemesine ve sinirlenmesine yol açtı. Adebayor'un Galatasaray savunmasının önünde yaptığı duvar işini Gomis-Eren ikilisinden biri bile rakip kalede yapamadı.
Galatasaray'ın elindeki tek hızlı silah Rodrigues'i de Tudor efendi kulübeye tıktı. Fenerbahçe maçında Rodrigues'i oynatmadı.
Trabzon'da Galatasaray'ın golünü atan Rodrigues yine yedekti. Tudor'un Rodrigues'e bir takıntısı var.
Bazı insanlar fikirleriyle ve icraatlarıyla konuşur.
Tudor gibi dar düşünceli teknik adamlar yetersizliklerini güç gösterisiyle kapatmaya çalışır. Tudor'un her maçta rakip kulübelerle bir kabadayı gibi kavga etmesi futbolun Fair-Play ruhuna yakışmıyor.
Kendi bilgisizliğini, "Büyük maçları kazanmayalım ama şampiyon olalım" gibi çağdışı bir söylemde bulunan Tudor efendi Galatasaray halatını artık çekmemeli. İşin acı tarafı; G.Saraylı Abdullah Avcı, yıllardır sarı kırmızılı takımdaki bütün hocaların bileğini büküyor.
Yönetimler; başta Özbek olmak üzere kimse Avcı'ya anahtar teslim etmiyor.