Başkan Dursun Özbek, 17 Eylül 2015'te Galatasaray Adası'nda yapılan Divan Toplantısı'nda UEFA nezdinde yaşadığı tedirginlikten söz ederken şöyle demişti: "2012-13, 2013-14, 2014-15 sezonunda yaşanan zararları topladığımız zaman kriterlere göre Sportif AŞ yaklaşık 107 milyon Euro zarar etmiş. UEFA bize, 'Kriterlerime uyamıyorsan yaptırımların var. Aman dikkat' dedi.. İzleme 2014 Mayıs ayında başladı. 6 ayda bir rapor yolluyoruz. Kendilerinden bir görüşme talep ettik. UEFA'ya gidip yaptığımız tasarrufların, mali hareketlerin açıklamasınında da bulunacağız."
Camiaya Eylül ayında bu bilgileri veren ve UEFA tehlikesinden söz eden Başkan Özbek keşke Başkanlar Zirvesi'ni, Aralık ayında UEFA ile yapılan görüşmelerden önce düzenleseydi. Ben 'Başkanlar Zirvesi'nin zamanlamasını 'Yumurta kapıya dayanınca' sözüne benzetiyorum. Çünkü UEFA'nın Galatasaray'a bir yaptırımda bulunacağı Eylül ayından belliydi. Aralık ayındaki UEFA görüşmelerine kadar çok uzun bir süre vardı ve camianın etkili isimlerini, bilgili kişilerini yol göstermeleri adına ya da fikir üretmeleri adına bir araya getirecek ciddi bir fırsat vardı. Ama yönetim kendi dinamikleriyle bu tehlikeden kurtulmaya çalıştı.
Aralık'ta ciddi ve etkileyici bir sunum yapıldığı için UEFA kararını Şubat ayına bıraktı. Ancak gelen mektupta UEFA'nın Galatasaray için Avrupa'dan 1+1 men cezası talep etmesi sonucu Dursun Özbek ve yönetimi doğru bir hamle ile Avrupa'dan güçlü bir hukuk bürosunun sahibi ünlü avukat Jean Louis Dupont ile anlaştı. Özbek eski başkanlara zirvede UEFA'nın gönderdiği mektubu gösterdi. Ve mektuptaki ayrıntıları da bizzat kendi anlattı. Zirveye katılan eski başkanlar, Özbek'e "Bu dava sürecinde arkandayız ve her türlü desteği vermeye hazırız" dediler. Ayrıca Yarsuvat ve Yalman'ın hukuksal savunma konusunda bazı öneride bulunduklarını da duydum. Bu zirveye keşke 164 milyon Euro'luk zararla ilgili sorumlu tutulan Ünal Aysal da katılsaydı! Çünkü Aysal UEFA'nın uyardığı ve para cezası verdiği dönemde G.Saray Başkanı'ydı. Aysal hem görüşmeler konusunda bilgi verir hem de UEFA'nın tüm uyarılarına rağmen neden ayağını yorganına göre uzatmadığını anlatırdı.
'MEN'LE TERBİYE OLMAZ!
UEFA, Galatasaray yönetimine gönderdiği mektupta "Avrupa'dan 1+1 men" cezası istedi. Bir yıl men çıkarsa çok sorun olmaz. UEFA bir kulübü mali disiplin adına didik didik ederken ekonomik zararların içinde "Kayıt dışı" ya da "Kara para var mı?" diye mutlaka araştırmalı. Ancak bir kulüp mali konularda yaşadığı sıkıntılarla ilgili "Avrupa'dan men" cezası ile terbiye edilmemeli. Neden mi? Sen UEFA olarak mali disiplin konusuna uyması konusunda kulüplere hem "Borçlarını azalt" diyeceksin hem de bu borçları azaltmak için elde edeceği gelirlerle ilgili Avrupa Kupası'nı kapatacaksın! Men cezası bence büyük haksızlık. Ayrıca; UEFA yetkilileri Galatasaray'daki mevcut yönetimin mali disipline ayak uydurmak için gösterdiği çabaları da göz önünde bulundurmalıdır.
SELÇUK SAHA İÇİ ÖĞRETMEN OLMALI
Selçuk İnan, bir aksilik olmazsa Konyaspor maçında 200'üncü kez Galatasaray formasını giyecek... İstatistiklerin derinliğine indiğimizde karşımıza 'İstikrar abidesi' bir Selçuk İnan çıkıyor. Selçuk'u eleştirelim ama futbolculuk kariyerine ve Galatasaray'da yakaladığı başarılarına saygı gösterelim. Trabzon'da oynadığı 113 maçta 109 kez ilk onbir çıkmış. Galatasaray'da ise 199 maçın 196'sında ilk onbirde görev yapmış. Trabzon ve Galatasaray toplamında 312 maç oynayıp 305'inde ilk onbir başlamak müthiş bir rekor...
Galatasaray'da 3 lig, 3 Süper Kupa, 2 Türkiye Kupası kazanan ve 42 gol atan kaptan Selçuk İnan, toplamda 8 kupa kaldırmış. Galatasaray'ın zorlu sürecinde Kaptan Selçuk'a şimdi büyük görev düşüyor. Bu zamana kadar çalıştığı teknik adamlardan öğrendiklerini bir deftere yazan Selçuk, artık tecrübesiyle Hagi gibi Galatasaray'ın saha içi öğretmeni olmalıdır. Arkadaşlarının yaşadığı zorlukları aşmak için oyuna akıl koymalıdır... Pozisyon hatası yapan, pas dağıtımında egoist davranan isimleri uyarmalıdır. Galatasaray öne geçtiğinde skorun korunması adına eğer takım bir panik havasının içine girmiş ise "Saha içi öğretmen" kimliğiyle davranmalıdır. Galatasaray'ın kupa ve Avrupa mücadelesinde, "Camia, taraftar, oyuncular olarak birbirimize sahip çıkalım" diyen Selçuk'un saha içinde sadece kaptanlığına değil liderliğine ihtiyacı olacaktır.
GSTV'NİN KONTROLÜ YÖNETİMDE KALMALI
Galatasaray yönetimi, 3 aylık bir denemede eğer başarılı olurlarsa kulüp televizyonunu özel bir ajansa 5 yıllığına kiralamayı düşünüyormuş. Yıllığı da 800 bin liradan 5 yılda toplam 4 milyon lira gelir elde etmeyi planlıyormuş. Çok şaşırdım ve yanlış bir karar olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu kiralama sonucu Galatasaray yönetiminin GS TV ile herhangi bir bağı kalmayacak.
Uyarıyorum; GS TV'yi kiralayacak olan ajans ya da firmanın yapacağı yayınlar, gündeme getireceği konular, hatta kullanılacak dil ve söylemler Galatasaray kulübünü ve yönetimini bağlar. Özel ajansa bağlı televizyona yönelik oluşacak eleştirilere ve tepkilere karşı Galatasaray yönetimi "GS TV artık bize bağlı değil.. Yayınlardan sorumlu olamayız.." masumiyetine bürünemez. Milyonlarca taraftara sahip Galatasaray gibi büyük bir markanın televizyonu mutlaka yönetimlerin kontrolünde olmalıdır.