Galatasaray, Burak Yılmaz'ı satmak istiyor... Siz bu transfere nasıl bakıyorsunuz? Burak Yılmaz gider ve yerine de aynı kalitede bir oyuncu alınmazsa sorunlar azalır mı artar mı ?
Burak Yılmaz'ı eleştiren biri olarak şu yorumumun arkasındayım: "Kalpten ve coşkulu oynayan bir oyuncudur... İş ahlakı yüksek. Sahada varını yoğunu verir. Pozisyona girer, kaçırır. Tribünler öfkelenir, ıslıklar. Ama Burak Yılmaz asla küsmez özgüvenini kaybetmez. Bazen jeneriklik goller atar, bazen de akıl dışı goller kaçırır. Tek eksiği gol vuruşu konusunda standartı olmamasıdır." Taraftarın "Gitsin" dediği Burak Yılmaz'ın maç ve gol sayılarına bakalım. Lig: 105 maçta 65 gol.. Avrupa: 25 maçta 10 gol. Kupa: 8 maçta 6 gol.. Burak, Galatasaray kariyeri boyunca 141 maça çıkmış, 81 gole imza atmış.. Burak'ın istatistiğine bakarsak "3 maçta 2 gol atmış" ibaresini görürüz.. Daha iyisini alacak gücün varsa Burak'ı yollarsın. Yoksa ve Avrupa'dan men cezası kapıdaysa, bu cezayı çekmek için Avrupa'ya gitme hakkına kazanmak gerekiyorsa Dursun Özbek yönetimi eğri oturup doğru karar verecek.. Fenerbahçe Emenike ile Sow'u elden çıkarırken, Webo'yu gönderirken ve Kuyt'la anlaşma yapmaz iken eli güçlüydü... Parası vardı ve Fernandao ile Van Persie'yi aldı. Galatasaray yönetimi, elinde Burak'ın alternatifi yoksa ve UEFA korkusuyla transfer de yapamıyorsa o zaman elindekinin kıymetini bilmelidir. Doğru davranış; Burak'tan parasını düşürmek için anlayış talep etmektir. Burak'ı gönderir ve yerine oyuncu alamazsan sıradan bir takım haline dönersin. Türkiye'de taraftarlar hep kazanan takımları izlemeye koşar. Kazanamazsan borcunu ödeyemezsin. Çünkü kimse loca ve kombine almaz.. Arda Turan'ın da oynadığı Galatasaray'ın ligi 8'inci bitirdiği dönemdeki halini ve tribünlerin durumunu hatırlatmak isterim... Küçülerek, kaliteyi düşürerek asla yarışmacı, iddialı bir takım olamazsın ve asla büyük hedeflere varamazsın... Galatasaray'ın marka değerini sık sık vurgulayan başkan Dursun Özbek öncelikle konuşmalarında, "Batan kulüp" söylemlerinden uzaklaşmalıdır. Çünkü bu yanlış söylemler, kulüp içerisinde moralleri bozar, futbolcuları olumsuz yönde etkiler ve elindeki pahalı, kaliteli isimlerin ayrılmasına ya da kelepir fiyatına satılmasına neden olabilir. Kulüp adı Galatasaray bile olsa "Batan kulüp" imajı, hedefi olan ve alınması düşünülen gelecek genç yıldızların gelmesini engeller.
Galatasaray Mustafa Denizli döneminde oynadığı 12 maçın 11'inde gol yedi.. Hoca kanayan yaraya ilaç olabilecek?
Başkan Dursun Özbek ile Mustafa Denizli arasında aylar önce yapılan görüşmede alınması düşünülen oyuncular UEFA'nın mektubundan sonra askıya alındı. Durumun böyle olacağını baştan bilseydi belki Denizli kendisini riske etmezdi. Ama Denizli, bu zor koşullarda görevden kaçmayacağı gibi Başkan Dursun Özbek'e destek olacaktır. Bu yüzden Denizli, "Transfer yapamıyorsak elimizdekileri kaybetmeyelim" düşüncesinde. Denizli şimdi mevcut malzemeden daha yüksek verim almanın planlarını ve çalışmalarını yapacaktır... Hücum futbolunu Türkiye'de ilk uygulayan insan olan ve bu hedefinden sapmayan Mustafa Denizli acilen Galatasaray'ı kolay gol yiyen takım görüntüsünden uzaklaştırmalıdır. Son Osmanlıspor maçında Denayer-Semih ikilisinin sakatlandığını düşünürsek Galatasaray'ın savunmada istikrarlı ve uyumlu oyunculara ihtiyacı vardır.
Galatasaray, puan kayıplarına Osmanlıspor karşısında devam etti ve şampiyonluk şansı mucizelere kaldı... Galatasaray, önündeki süreci nasıl değerlendirmeli, hangi hedeflere yönelmeli?
Galatasaray yarışa yön verir
Galatasaray için yarışa ortak olmak mucizeydi. Bir atımlık umut da Ankara'da tükendi. Galatasaray belki şampiyon olamaz ama şampiyonluk yarışına yön verir. Çünkü Fenerbahçe ve Beşiktaş TT Arena'ya gelecek. Şampiyonluk Gümrüğü'nün kontrol memuru Galatasaray'dır.. Eğer kadro olarak Galatasaray güçlenemez ve eksik olan yerlere Linnes ve Donk dışında transfer yapamaz üstelik Burak'ı satarsa Avrupa'da "Tur" için asla ümitlenemez. Galatasaray için gerçekçi iki hedef var:
1- Olası Avrupa'dan men cezasını çekmek için ligi Avrupa'ya gidecek sıralamada bitirmelidir.
2- İki yıl üst üste kazandığı Ziraat Türkiye Kupası'nı üçüncü kez kazanarak sezonu kupayla kapatmayı hedeflemelidir.
Beşiktaş iki kez kar engeline takılınca, Fenerbahçe maç fazlasıyla zirvede 5 puan fark yaptı... "Psikolojik üstünlük Fenerbahçe'ye geçti" yorumlarına katılıyor musunuz?
Sahada kazanmak yetmez!
Fenerbahçe'nin 5 puan farkla lider olması, Beşiktaşlı oyuncuların bilinç altında ister istemez bir baskı oluşturacaktır. "Fenerbahçe'nin psikolojik üstünlük yakaladığı, Beşiktaş'ın ise bir tedirginlik içinde olduğu" yönünde yapılan yorumlara katılıyorum. Ayrıca bu yarışta medyadaki yorum ve tavırlar da etkili olacaktır... Asıl tehlike algı operasyonlarıdır. Fenerbahçe'nin Aziz Yıldırım gibi çok çok tecrübeli bir başkanı var.. Olmadık zamanlarda enterasan yorumlarla rakiplerin dengesini bozabiliyor. Aziz Başkan algı operasyonlarından etkilenmez. Psikolojik düellolarda nasıl bir strateji sergileyeceğini iyi bilir. Şampiyonluk yarışında sadece sahada kazanmak yetmez. Psikolojik düelloya karşı çelik gibi sinirlere sahip olmak gerekir.
Pereira'nın beğendiği Souza, Topal, Ozan üçlüsü, sizce Fenerbahçe'yi şampiyonluğa taşır mı?
Vitor Pereira, Portekiz ekolünden geliyor ama Fenerbahçe İtalyan ekolü gibi oynuyor. Nedir bu ekol: Topa fazla hakim olmamak. Topun peşinden koşmayıp rakibi koşturmak. Az pozisyon üretmek. Rakibe gol pozisyonu vermemek. Doğru ve akıllı alan daraltmak. Ve; 1-0 da olsa 3 puanı kazanmak.. Pereira'nın başarılı sisteminin şifreleri; Souza-Topal ikilisidir. Ozan Tufan gençliği, mücadele gücü ve koşu kalitesiyle orta alana ekstra dinamizm katıyor. Bu üçlü sayesinde Fenerbahçe'nin hücum adamları geriye koşma ihtiyacı bile duymuyor. Ama yine bu üçlü dinamo gibi çalışırken hücuma da katkı veriyorlar.