Üç maçta iğrenç futbol, rezil futbol… Bunun mimarı ve kahramanı Şenol Güneş. Utanmadan, sıkılmadan basın toplantısında diyor ki gazetecilere "Ben size hesap vermem." Şenol, o basın olmasaydı sen oralarda olur muydun? Önce kendini inkâr ediyorsun zaten. Sahada futbolcularını inkâr ettiğin gibi. Çok iyi bir para kazanıyorsun bu işten. Bana sorsan bir vatandaş olarak helal eder miyim? Sonuna kadar hayır. Helal olmasın sana. Çıkıyorsun, "Sorumluluk bende" diyorsun. Sorumluluk sendeyse istifa et. Bak Şenol! Kore-Japonya, Dünya Kupası'nda gri elbise giydin uğurlu geliyor diye, şimdi yine gri giydin, sonuç hüsran oldu. Demek ki takım elbise ile olmuyor. Mustafa Sandal'a şarkı yaptırdın uğurlu geliyor diye, o da para etmedi! Hani benim eski bir yönetmenim vardı ya "Oynatalım Uğur", sana onu gönderseydim, senden daha iyi oynatırdı takımı. Sen 85 milyonun sinirlerini oynattın, beyinlerini oynattın. 85 milyon bizim, 10 milyon da Azeriler. 95 milyon Türk'ün sinirlerini oynattın.
TAKIMA YABANCI LAZIM
Bak Şenol! Bu Milli Takım'a kadar takımın başında yerli hoca olsun istedim. Hatta 2 yıl önce Yusuf Namoğlu TFF'ye çağırdığında Lucescu teknik direktördü. Kamera çekim yaparken Lucescu'yu işaret ederek, "Bunu gönderelim ve senin resmini göstererek bunu getirelim" dedim. Bu Milli Takım kadrosundaki oyuncuların çoğu Avrupa'da oynuyor. Onların hocalarının kafa yapıları, oyun görüşleri çok farklı. Seninki biraz eskide kalmış. Şu Milli Takım'ı yalnız sen değil herhangi bir Türk hoca çalıştıramaz. Yabancı lazım. Bizim Milli Takım'da iyi bir kumaş var. Ama sen bu kumaşı perişan ettin. Yırtık pırtık bir kumaşla Türk futbolunu dünyaya rezil ettin. Fransa'da şampiyon olan takımda oyuncularımız var, Juventus'ta, Milan'da, İngiltere'de var ama sen yoksun Güneş.
EEE ŞENOL ÖĞRETMEN...
Biz biraz fazla tarihimizle yaşıyoruz. Kore'de dünya 3.'sü olduk. Ama kimse şunu düşünmedi; o takımın iskeleti Galatasaray'dı. Yabancıların yerine en iyi 3-4 Türk oyuncuyu monte ettik ve 3'üncü olduk. Ammaaaa bir tane Avrupa takımıyla oynamadan 3. olduk. İşte görüyoruz Almanya'yı, İtalya'yı, Fransa'yı, boş verelim. Galler'e İsviçre'ye ne diyeceksin Şenol? Yahu arkadaşlar, İtalya Milli Takımı'nın hocası, bazı futbolcular, Galler'in hocası ve futbolcuları hakeza İsviçreliler, "Türkiye'nin zaaflarını biliyorduk, ona göre oynadık, kazandık" diyorlar. Yani onlar derslerine çalışmışlar. Bizim zayıf taraflarımıza sahada çalışıp duman ettiler. Bizim Şenol dersine hiç çalışmamış. Bırakın önlem almayı, onların zaaflarına karşı etkili olabilecek bir plan da yapmamış. Eee Şenol Güneş öğretmen... Öğretmenler, öğrencilerine ders çalıştırırken sosyal yönden de ders vermeliler. Onları hayata çok yönle hazırlamalılar.
Bir gün TFF'den birini gördüm pandemi başlayalı epey olmuştu. "Şenol Güneş hiç gözükmüyor" dedim. "Evden çıkmıyor" dediler. Doğru korunacaksın Şenol ama pandemiden de bu kadar korkup hayatla biraz iç içe olmazsan futboldan da korkarsın, rakipten de korkarsın. İnanılmaz korunan çok arkadaşım virüse yakalandı. Korkunun ecele faydası yok Şenol Güneş. Maçlardan sonra öyle cümleler kurdun ki anlamak mümkün değil. Bu Milli Takım finallere giderken bayağı bir prim almış. Duyduğuma göre yanda tabela kaldıranlara bile prim verilmiş. Alacaksınız. Kazandıkça alacaksınız. Hakkınız.
Ama kaybettiğiniz zaman da bedelini ödeyeceksiniz. O da bizim hakkımız Şenol. Başarı detayda gizlidir. Bu bir gerçek. İtalyan'dan önce düşünürsen, İtalyan'dan önce hareket edersen o zaman dünya futbolunda bir yere varırız. Çünkü İtalyanlar modada da bizden önce düşünüyorlar. Çok şey de bizden önce düşünüyorlar. Ama bizim de iki kulağımız, iki gözümüz var. Biz niye düşünmeyelim?
Bak Şenol; Fransa'yı, Hollanda'yı yenen Milli Takım o rezil futbolu oynuyorsa bunun sorumlusu sensin. Demek ki bu takımda belli bir çekirdek var. O çekirdeği millete göstereceğine kabuğuyla birlikte yedin yuttun. Bu kadro çok daha iyi işler yapar. Bu futbolcular bu rezil futbolu oynamazlar. Oyuncuları rekabete sokup haklarını verirsen, onlar da senin hakkını verirler. Sen bu rekabeti sağlayamazsan hakkını vermezler. Bir topu çıkarmak için cansiperane uğraşan oyuncuyu sen 2. maçta ilk 11 çıkarmadın ki o Juventus'un oyuncusu. Çok üzüldüğü yüzünden de belliydi.
O FUTBOLCUYU SATTIN.
Ama sen bir sonraki maç ilk 11 çıkarmayarak onu sattın. Sen onu satarsan, o ve diğerleri seni satarlar. Bu işin kuralı budur. Sen bütün suçu o çocuğa attın. Uyanıksın ya! İkinci maçta 45'te oyuna aldın. Bir yaptığın bir yaptığını tutmuyor. İrfan Can'ı oyundan alacaktın. Tabelada gözüktü. 35'te bir vurdu, vazgeçtin. Teknik adam eğer doğru iş yapıyorsa, kendine inanıyorsa yine değiştirir. Ama 'Gol attı, değiştirirsem millet üzerime gelir' diye düşünürsen "Yuh sana Şenol" dedirtirsin seyircilere. Ne oldu peki, 5 dakika sonra İrfan'ı oyundan gene aldın. Kararsız adamdan Milli Takım teknik direktörü olmaz Şenol.
***
BANA HESAP VERECEKSİN! TFF'YE DEĞİL
Üç maçı da seyrederken rakip hocalara baktım; kıyafetleriyle hareketleriyle oyunun içindelerdi. "Biz buradayız" diyorlardı. Bir de sana baktım Şenol. Enteresan işler yapıyordun kenarda. Kamera sana bir zoom yaptı. Elinde bir dosya, not tutuyorsun. Üniversite giriş sınavına mı hazırlanıyordun? Takımın sahada perişan oluyor. Sahaya baksan belki bir şey yakalardın. Not alınacak bir şey varsa yanındaki tutar. Ben hem korner atayım hem de gidip kafa vurayım gol olsun, paraları da ben götüreyim dersen sonu böyle olur Şenol. Korkak insandan hiçbir şey olmaz. Her zaman insanların kaybedeceği şeyler vardır. Risk almadan bir yere gidemezsin. Şunu çok net söyleyeyim; birilerini işe alacak olsam işe alınmasını isteyen insan kadın veya erkek eğer gri elbise veya kahverengi kıyafetle gelirse onu işe almam. Benden önce girmişse onu kovarım.
Şunu da söyleyeyim Şenol. Daha onu bilmiyorsun. Biz televizyonda pozisyon yorumu yaparken "Çok net arkadaş. Penaltı ya da penaltı değil" deriz. Ama bir cümle daha kullanırız. "Bu pozisyon gri" deriz Şenol. Bu pozisyon gri demenin karşılığı nedir; penaltıyı hakem verse de olur vermese de, kırmızı kartı kullansa da olur kullanmasa da. Sen de yıllarca gri oldun Şenol. Ama şansın da yaver gitti. Bir şeyler yaptın ama artık kifayet etmiyor.
Bakalım, 'Hesabı federasyona vereceğim' dedin. O federasyonun adında Türkiye var. Türk Milli Takımı, vatandaşın takımı. Benim takımım. Bana hesap vereceksin Şenol, TFF'ye değil. TFF senin hesabının üstünü kapatabilir çünkü yüzlerce adamı götürdüler maçlara. Hiçbirisi Şenol Güneş'i eleştiremedi veya TFF'yi. Hep uzun cümleler. Futbolcuları kabahatli buldular. Eee o kadar seyahatler, eğlenceler, onları eleştirebilirler mi! Orta oyunu devam ediyor. Bakalım göreceğiz.
Aslında basın mensuplarını suçlarken sana sorulan sorulara da tam cevap vermedin. İlk soruyu soran gazeteciyi arka bahçeye götürdün. Cevap vermedin. 3. soruyu soran gazeteci "İstifa edecek misin" dedi. Sen dedin ki "1. soruda da sordular." Dön Allah dön yapıyorsun. Ne anlattığın da belli olmuyor. Aynen sahada oynattığın futbol gibi.
Şu andaki Milli Takım futbolcularının vizyonu Şenol'u aşmış durumda. Şimdi diyor ki yurt dışında oynayan futbolcular 1 hafta sonra geldiler. Bizim 9 oyuncu yurt dışında oynuyordu. Yeni mi öğrendin. Türkiye Ligi'ni neden 1 hafta bitirdin o zaman TFF'yi zorlayarak? Avrupa'nın en kalabalık takımlı liginin yabancı sayısını bahane ediyorsun hikâye. Yabancı serbestliğinden sonra yurt dışına giden oyuncu sayımız arttı Şenol, bunu bile göremiyorsun.