İki maçı arka arkaya izledim. İki takım da şampiyonluk potasında. İkisinin de mali durumu iyi değil. Ama sarı-lacivertliler, siyah-beyazlılara göre çok transfer yaptı. Geçtiğimiz 6-7 haftadır iki takımı da izlediğimizde; Beşiktaş her maç biraz daha üstüne koyarak oynuyor. Fenerbahçe'de o yok.
Siyah-beyazlılar takım olarak oynuyorlar, sarı-lacivertiler şahıs olarak oynuyor. Beşiktaş, topu rakipten almak için 4-5 hatta 6 kişiyle pres yapıyor, rakibin kafasını kaldırtmıyor. Sarılacivertliler, geriye gelerek rakibi bekliyorlar.
Beşiktaş hücuma çıkarken, topa sahip olan arkadaşına en az 4 hatta 5, 6 futbolcu yardım ediyorlar. Nasıl mı? Ters deparlar yaparak, boşa çıkarak. Fenerbahçe'de bu; 1 veya 2 futbolcuyla sınırlı.
Futbolda pas atılmaz, pas alınır. Bazıları diyorlar ki "Arkadaşım bana pas atmadı." Hayır! Sen almak için müsait bir yere çıkacaksın. Siyah-beyazlılarda en az 4 futbolcu, hatta 5, hatta 6 futbolcu kendini gösteriyor. Haliyle en iyisini atmaya çalışıyorlar. Öyle olunca da rakip kalede çok gol pozisyonu yakalıyor. Aynı Karagümrük,
Galatasaray'ı çatır çatır yendi. Ama aynı Karagümrük, dün kafasını kaldıramadı.
Dönelim Fenerbahçe-Sivasspor maçına... Sivasspor takımı daha bir takım olarak oynuyor, daha bir takım olarak oynadılar. Araları fazla açmadılar, sürekli yardım yaptılar birbirlerine. Yedikleri gol, futbol ukalalığı. Topa vuracağına artistlik yaparsan, sonunda penaltı olur gol yersin.
Sivasspor daha net pozisyonlara girdi ama gollük yerdeki arkadaşına topu vereceğine kaleye vuranlar oldu. Yani galibiyete Sivasspor daha yakındı. Berabere bitti. Son 10 dakikada zaten neticeye Sivas da razıydı, Fenerbahçe de hakem de. Zaten öyle bitti.
Şu anda zirvede oturan takım zirvede oturmayı hak etti. Bakalım diğerleri onu yakalayabilecekler mi veya Beşiktaş duraklama devrine girecek mi göreceğiz.