GAZI alınmış, zoraki bir lig oynanıyor. Yayıncı kuruluştan para alınsın diye. Şampiyonlukta bir heyecan var, iki takım kopmadı. Aşağıda da bir heyecan var, o heyecanla götürüyoruz. Keyif yok. Heyecan arıyorsun o da yok. Spikerler bağırıyorlar, çağırıyorlar heyecan katmak için o da sönüyor. Zaten seyirci de olmayınca sönmüş balon gibi. Tat vermiyor...
Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçında ilk yarı kırmızı-siyahlılar daha etkiliydi. Nitekim pozisyonlar da yakaladılar. Sonra Emre Belözoğlu oyuna girdi, Fenerbahçe biraz kımıldadı. Ama yine de galip gelemediler. Maçta da öyle aman aman yazacak bir şey yok zaten. Fenerbahçe'ye bakıyorum, sağ bek stopere geçiyor, stoper orta sahaya geliyor... Yok böyle şey. Bir teknik adam, futbolcuyla rekabet edemez, münaşaka edemez.
Teknik adamın takım içinde rekabet yaratması lazım.
Jailson nereden alındı? Kim aldı? Jailson'un en az 3 pozisyonda 50 metre refakatçi olduğunu ve Fenerbahçe'nin gol yediğini hatırlıyorum.
Ben bunu alandan hesap sorarım. Bu paralar menajerlere mi gidiyor? Kulübün yetkilisi kim?
Toptan anlayan idareci var mı? Bunları yaparsan başarılı olursun, yoksa böyle olur.
O maçtan sonra Denizlispor- Başakşehir maçına döndük.
Denizlispor can derdinde... Aslında rakibi şampiyonluğa oynuyor ama Denizlispor, Hugo Rodallega ile iki tane pozisyon yakaladı. İçeride ve dışarıda Başakşehir ile oynuyorsan puan çıkarmak için en az bir gol atman lazım, hatta iki...
Yoksa çıkaramazsın. Öyle veya böyle yan top, düz top derken Başakşehir 2-0 öne geçti. Başakşehir'in iyi oyuncuları var, atanı var, tutanı var, asist yapanı var. Köşe başı maçlarda dışardan da takviye aldılar. Hakemler de yanlarında oldu, işi götürüyorlar. Clichy topa elle müdahale ediyor. Pozisyon penaltı.
Zaten ondan sonra da maçı çevirmek çok güç. Benim anlamadığım bir konu var. Karşılaşmaların günleri belli, sonra bir şeyler oluyor beyanatlar veriliyor.
Maçların günleri değişiyor. Neye göre, neden değişiyor? Muhakkak birileri tatminkar açıklama yapacaktır.