L.MOSKOVA - FENERBAHÇE
İlk maçtaki Fenerbahçe'yi gördükten sonra bayağı ümitlenmiştim. Fenerbahçe artık rayına girdi demiştim, ama ondan sonraki lig maçı ve dün akşamki karşılaşma bütün düşüncelerimi sildi. Tabi bunun bir sebebi var. Bazı şeyler yapılırken ilk başta olaya el koyacaksınız. Eğer en başında bu işleri yapamazsanız, ilerleyen zamanlarda olay değişik boyutlara gider. Hele böyle bir futbol takımında yaşananlar bütün futbolcuların önünde olduğu için bu teknik direktörün de otoritesini sarsar, yönetimin de...
Bakınız! Dün akşam, şu bir gerçek ki; Van Persie'yi Fenerbahçe Başkanı oynattı. Bunun aksini kimse söyleyemez. Hani Fenerbahçe Pereira, "Ben bildiğimi yaparım kardeşim. Kimse bana bir şey yaptıramaz" diyordu. Buradaki bütün olay teknik direktörde başladı ve orada bitecek. Madem bir işin sonunu getiremeyecektin, o zaman hiç başlamayacaksınız. Allah yardım etti, Fenerbahçe tur atladı. Tersi olsaydı ne olacaktı?
Fernandao-Van Persie-Pereira şeytan üçgeninde Fenerbahçe takımı Avrupa kupalarından elenecekti. Pereira'nın şansı var, dün gece maç böyle bitti. Maç 2-0 olsaydı ve uzatmaya gitseydi bu maçı döndüremezdi. Şimdi Pereira şunu söylüyor; "Siz Van Persie'yi mi istiyorsunuz kardeşim... Alın Van Persie... 90 dakika da oynatırım 120 dakikada da. İşte size Van Persie..." deyip kendi haklılığını Fenerbahçe'nin elenme riskine rağmen yönetime ve bazı kesimlere göstermek istiyordu. Zaten Mehmet Topal golü attıktan sonra iki öpüşenin kim olduğunu hep beraber seyrettik. Pereira ve Fernandao... Ama dedim ya bu iş Fenerbahçe'ye zarar verdi, hala da veriyor.
Fenerbahçe bu yapıda Avrupa'da ve ligde çok zorlanır. Çünkü olay diğer futbolcuları da etkilemiş gözüküyor. Fenerbahçe takımında göze batan kimdi? Volkan Şen... Nani kaçak oynuyor. Mehmet Topal bildiğimiz gibi yine çalışıyor, ama bir yere kadar. Ama attığı gol tamamen tesadüf. Topu arkaya aşırdı gitti gol oldu.
Dün gece yine herkes gördü, bu takımın oyun kaptanı yok. Bunu yapan kim? Diego... O da cezalı olduğu için oynamadı. Ama hala Fenerbahçe'de bir santrfor daha alalım tartışması var. Niye? Çünkü iki santrfor ve teknik direktör takımın üstüne çıkmış tepiniyorlar. Bu da bütün takımı rahatsız ediyor. İki takım arasında kalite olarak bayağı fark var. Fenerbahçe hiç zorlanmadan bu takımı geçmesi gerekirdi, iki maçı da kazanarak. Ama dün gece millete 9 doğurttular.
LAZIO - GALATASARAY
Futbolcular Denizli'ye güvenmiyor
Fenerbahçe'yi seyrettik, ite-kaka turu geçti. Arkadan Galatasaray'ı seyrettik... Galatasaray'ın ne itecek hali vardı, ne de kakacak! Lazio aman aman bir takım değil. Ama Galatasaray'a kıyasla takım! Öncelikle şunu hissettiriyorlar. "Biz biraz gaza basalım, Galatasaray'a istediğimiz an gol yaparız. İstersek oyunu yavaşlatır rölantiye alır, istersek süratlendiririz" diyorlar. Ve bunu da göstere göstere yaptılar. Lazio dün hiç sıkmadan, yüzde 60 oynayarak Galatasaray'ı eledi. Peki bu Galatasaray, elenecek kadroya mı sahip? Değil. Ama Mustafa Denizli durup durup "Benim kadrom bu. Ne yapayım?" diyor. Peki bu kadronun böyle olacağını bilmiyor muydun? Mukaveleni yapıp peşin paranı alırken bunların hesabını yapmadın mı?
Orta sahada Selçuk hiç yok. Bu Selçuk uzun zamandır yok. Podolski de yok. Sneijder mücadele etmeye kalkıyor ama ne alıyor, ne de verebiliyor. Bu takımda mücadele edecek, alacak-verecek olan Bilal. O da kenarda oturuyor. Ama Bilal'in şansı kan davası! Niye? Çünkü onu Hamza getirdi. Bakıyorsunuz Lazio'ya hepsi ayağa top yapabiliyorlar. Galatasaray'da da bunu yapabilecek kapasite var. Ama maalesef, Galatasaray takımı çok şeyini kaybetmiş. Daha da önemlisi Galatasaraylı futbolcular, kenar yönetimine güvenmiyor ve inanmıyorlar. Bu bariz belli. Kafalarına göre takılıyorlar. Çünkü kenar yönetimi sıkıştığı zaman futbolculara sallıyor. Bakınız Avrupa bitti, Türkiye de bitti, bir tek kupa kaldı. Ee hani Denizli gelecek, parlak günler doğacaktı? Birinci günü şu cümleyi söylediğimde bazı kesimlere antipatik geldim biliyorum, ama ben müneccim değilim. Denizli'nin getirilişi Galatasaray'ı kurtarma operasyonu değildir, Denizli'yi kurtarma operasyonuydu. 5-6 maç geçtikten sonra bunun başka boyutlarını da göreceksiniz. Burada neler olacak, onu hep beraber yaşayacağız.