Pandeminin hüküm sürdüğü sıkıştırılmış, bol ara haftalı ve kupa fikstürlü sezonda kimsenin önceliği iyi futbol değil. Herkes 3 puanın peşinde. Üstüne bir de dünkü hava şartları ve kazılarak temizlenmiş zemin eklenince oyuncu performanslarını 'İyi-kötü oynadı' diye değil, 'Mücadele etti ya da etmedi' diye ayırmamız lazım. Terim yorgun adamları Donk, Belhanda ve Onyekuru'yu biraz da Alanyaspor maçını düşünerek yanında oturtarak başlattı. Top sürmenin çile olduğu zeminde ya serbest vuruş, kornerlerden gol bulursunuz ya da rakibin bireysel hatasını kollarsınız. Galatasaray golü kornerden Kasımpaşa da Muslera'nın zamanlama hatasından buldu. Üstüne bir de Kasımpaşa lehine oluşan penaltı pozisyonunda VAR'a çağrılmayan hakem vardı sahada. Galatasaray'ın ikinci yarıda hücum ettiği alan ilk devreye oranla çok daha bozuktu. Oyunu kanatlara yaymaktan başka çaresi yoktu. Bunda da çok başarılı oldukları söylenemez.
İlk yarıda Ertuğrul'un (90 dakikada 8 kurtarış) sıra dışı performansı olmasa böylesine zorlu bir sahada kendisi adına rekor sayıda çerçeve isabeti bulan Galatasaray, maçı ilk devrede kopartabilirdi. Ama iş son çeyreğe kalınca topu şişirmekten başka çareniz kalmıyor. Tam da böyle bir pozisyonda Galatasaray'ın ara transferde aldığı iki isim Onyekuru penaltıyı yaptırıp Mohamed galibiyet sayısını filelere gönderdi. Galatasaray bu maçta puan kaybı yaşasaydı dün sahada üşüyen futbolcular akşam sıcak evlerinde emin olun donarlardı.