Antalya'da kazanmak için Trabzonspor adına sahasında hiç kaybetmemiş Karagümrük'ü devirdikleri maç, yeterli referanstı. Antalyaspor için ise golsüz berabere kaldıkları Galatasaray deplasmanı. Abdullah Avcı kapanan rakibinin gol problemi olduğunu biliyor ama bir taraftan da deplasmanda az gol takıma adına mutlaka endişeliydi santra öncesi.
Erken yenilen bir gol kapanan takımların planını her zaman bozar. Rakibi sıfırda tuttuğun sürece oyunda kalır, bir ümit, gol kovalarsın. Ekuban penaltıyı atsa başka bir maç izleyecek ve tabela görecektik. Ersan'ın kırmızı kartı Orgill'in de kenara gelmesiyle ev sahibi kendi ceza sahası yayı önünde 8 kişiyle kalabalık yapınca Trabzonspor'un yetenekli ayakları da o kaosun içinde kayboldu gitti.
Trabzonspor'da beklerin hücuma verdiği destek sınırlı, bazı maçlarda Avcı'nın tercihiydi bu ama yenilen golde kısa kalan Serkan ve diğer kanatta Marlon, ikinci yarıda da kanat ortalarında eksik kaldılar. Antalya golü bulup devreye gittiğinde Trabzon yüzde 72 topla oynamıştı. İkinci yarı tek kale bir maç olurken, Hatay maçında kariyerinin en kötü oyunlarından birini oynayan Boffin kalede sağlam durdu ve Antalya savunması için uzaklaştırılan toplar Trabzon adına ikinci hücumlarda akıllıca cezalandırılamadı. Ta ki bitime bir dakika kala Afobe'nin vurduğu kafaya kadar. Bir Abdullah Avcı takımının 40 orta yapması ise Avcı'nın oyun kimliğine aykırıydı.
Deplasmanda sadece Kadıköy'de kaybeden Trabzon'un son nefeste de olsa Antalya'dan mağlup çıkmaması mühim, Yanal ise G.Saray beraberliğinin verdiği moralle 3 maçta 7 puan topladı ve kupada da çeyrek finale yükseldi. Futbol bu, kazanmayı çok istemek bazen kaybetmemek için didinenlere mağlup oluyor, tabelada beraberlik yazsa da…