DÜN aramızdan ayrılışının 1. yılında kimse onu mezarı başında anamadı. Sinyor Can Bartu'yu hatırlamak, unutturmamak boynumuzun borcudur. Onun ardından şu cümleyi kurmuştum: "Adı Can oğlu Bartu olan ne çok insan vardır bu memlekette." O çok sevdiğimiz efsanelerin isimlerini taşımak ne güzeldir. İtalyan arşivlerine gidelim... 60'ların etkili yayın organı Il Calcio Illustrato'nun iki sayfa ayırdığı portresinin başlığı "Futbolun dadaisti". Sinyor'un İtalya macerası aslında karşılıklı bir hayal kırıklığıyla başlar. İtalya yıllarında büyük saygı duyulan Şükrü Gülesin'in tavsiyesiyle Roma'ya gelen Sinyor'un İstanbul günlerindeki lakabı Baron'dur. Kadıköy çocuğudur Baron, son nefesine kadar semtinden ayrılmamıştır. Moda, Kalamış, Dalyan... Aynı gün F.Bahçe formasıyla Beşiktaş'a iki gol attıktan sonra G.Saray'a parkede 32 sayı atan bir sporcunun gerçek olmayacak kadar büyülü gençlik yıllarına dair İtalyanlar şöyle yazar: "Biz ona Gian ya da Gianni diye sesleneceğiz. O İstanbul'un zengin ailelerinden birinin oğlu." Floransa (Fiorentina), Venedik ve Roma (Lazio)... Sinyor, Çizme'de futbol oynayacağı şehirleri özel seçmişti. Grazie (Teşekkür) Sinyor Bartu...
Zidane ile 2 yıl KONUŞMADIM
BERLIN'DE Materazzi'ye kafa atıp oyundan atıldığı ana kadar Zinedine Zidane, Fransa'da bir halk kahramanıydı. 1998 Dünya Kupası, Euro 2000'i kazanan-kazandıran adam, öfkesine yenik düşmüştü. Evet, Materazzi küfür etti, evet kaldırılmayacak kadar ağırdı ama o gün sahadaki Sagnol'un dediği gibi "Sahada kalmalıydı." Sagnol yıllar sonra verdiği röportajda: "Finali kaybedip soyunma odasına döndüğümüzde Zidane herkesten özür diliyor, herkese bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Onu duymak istemedim, duymadım da, çok ama çok üzgündüm. İki yıl hiç konuşmadım onunla, nikah törenimize eşim, Zidane'ı çağırmamı söyleyene kadar da küs kaldık." Zidane da haklı(ydı) 9 Temmuz 2006'da Berlin, sonra Sagnol da... Bir gerçek var ki; bir adamı gettodan çıkartabilirsiniz ama içindeki gettoyu asla...
REAL MADRID küme düştü mü!
LA Liga tarihinde hiç küme düşmeyen üç takımın ikisini kolaylıkla tahmin edebilirsiniz: Real Madrid ve Barcelona. 3. takım ise Bask bölgesinin gururu A.Bilbao. R.Madrid, 72 yıl önce 2. lige düşmekten son hafta kurtulmuştu. Önemli başarıların 10, 25, 50 gibi yıl dönümlerinde konuyu arşivlerden çıkartmak gazetecilik görevidir ama R. Madrid'in kâbus sezonunu hatırlatan, bir Katalan gazetesi El Mundo Deportivo... 14 takımın mücadele ettiği sezonun son haftasına 19 puanla giren R.Madrid düşme hattında. R.Oviedo maçını 2-0 kazanıyor ve 1947-48'de R.Sociedad ile R.Oviedo küme düşüyor, şampiyon Barcelona. -15 averajla düşmekten son dakika kurtulan R.Madrid'i çalıştıran İngiliz teknik direktör Michael Keeping, adını kulüp tarihine "Real'i kurtaran adam" olarak yazdırıyor.