BU maçın 11'lerini Avrupa'nın 5 büyük liginin gazetecilerinin önlerine koysanız, size G.Saray 11'ini yarım saat anlatırlarsa Brugge'u ancak 5 dakika anlatabilirler. Şampiyonlar Ligi'ne birinci rakip gördüğünüz takımla deplasmanda başladığınızda yenilmemek ilk doğrunuz olur. G.Saray'ın sezon başından beri güven vermeyen defans göbeği, sürekli değişen orta sahası, klas ama hazır olmayan Falcao'su ile bu deplasmanda ne yapacağı soru işaretiydi.
Futbol bazen günlük performans oyunudur. Dün defans göbeği Kasımpaşa maçındaki bireysel hatalarını tekrarlamadı. Nzonzi güven veren futboluna devam etti ama sıkıntı Belhanda'nın yokluğunda Seri'nin iki maç cezanın ardından Faslı oyuncunun dublörü bile olamamasıydı. Babel milli aradan sonra Kasımpaşa maçında hız kesmişti ama dün özellikle ilk yarıda G.Saray'ın hücumdaki en akıllı adamıydı. Ev sahibi takımın iki topu direkten döndü. Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir ev sahibi takım için Muslera'ya kaç puan vereceğiz diye sordurtmak, onların performansını anlatmaya yeter.
G.Saray, Falcao gibi klas santrforuna gollük pası atana kadar iyi futbol oynadı diyemem. Terim dün Lemina'nın yerine Emre Mor'u alarak, o kazanan karakterini takıma hatırlatmaya çalıştı.
Eylül'ün 3. haftasında bile hazır olmayan bir takım vardı dün akşam. Real Madrid ve PSG'nin olduğu grupta Brugge'u geçmek başarı değil, gereklilik diye not düşmüştüm kura çekildiğinde. Kalan 5 maçta Terim'in takımının bir oyun ezberi bulması lazım. Bu, bir ay boyunca Belhanda'sız olacak. Günümüzde oyunu kazanan orta sahalar. Seri, Lemina ve Nzonzi arasındaki iletişim arttıkça öndeki Feghouli, Falcao ve Babel de çok daha fazla topla buluşacak
SON NOT: İleriye doğru koşanlar, sağından-solundan alkış da alır, yuhalanır da ama onlar ileriye koşarlar. G.Saray, Şampiyonlar Ligi'nde, bazıları da kortejin sağında-solunda gürültü peşinde!..