Defansif organizasyonu da hücumlardaki futbol aklını da belirleyen orta sahalar... Dün Şenol Güneş'in üç 8 numara tercihi Moldova gibi zayıf bir rakip karşısında doğruydu. Ozan-Dorukhan-İrfan Can üçlüsü bölgeyi iyi tuttular ve Milli Takım maçın büyük bölümünü rakip sahada oynadı. Burak gibi bir usta, Yusuf Yazıcı gibi bir virtüöz ve yaşına rağmen Emre gibi bir maestro bu Milli Takım'ın gerçek omurgası ve önemli eksikler. Milli Takım'ın son 20 yıllık tarihinde gurbetçi oyuncuların katkısı büyüktür ama son dönemde Süper Lig'de oynayanlar ve Avrupa'ya Türkiye'den transfer olanların yanında gurbetçilerin performansı bolca hayal kırıklığı. Dün de Kenan, büyük maç eksiği olan Cenk'in yanında sırıttı. Hakan Çalhanoğlu, Yunus Mallı'dan geçmişte Nuri Şahin, Sercan Sararer'e kadar birçok örnek verilebilir... Moldova'da Cagliari forması giyen Artur Ionita dışında bizim kalitemize kafa tutabilecek bir kariyere sahip oyuncu yok. Dün yeteneği kısıtlı birçok takım gibi sadece mücadele edebildiler. Defans göbeğimizi ya da kaleci performansımızı test edebileceğimiz bir 90 dakika değildi. Eylül ayı futbolcuların ikinci vitese kendilerini attıkları ay. Ekim'deki Arnavutluk ve Fransa maçlarında hepsinin ayakları yere daha sağlam basacak. İki maçta 6 puan ve deplasmanda 4 golle net galibiyet içerdeki Arnavutluk ve İzlanda maçları için sağlam referans. Fransa deplasmanı ise Euro 2020'de neler yapabileceğimizin bir provası olacak. İlk yarıda çok çabalayan ve ikinci yar-ı da mükemmel bir frikik atan Deniz'e ve oyuna sonradan girip klasını golde konuşturan Yusuf Yazıcı'ya ayrı bir tebrik... Kalan 4 maçta 9 puan cepte, fazlası neden olmasın...