Sekiz puan önünüzdeki takım 15 haftada 6 gol yemiş ve sadece 1 maçta kalesinde 2 gol görmüşse kazanmak istiyorsanız Sivas'ın yaptığını yapacaktınız.
Dün bu planı bozan İrfan Can'ın golü oldu. Galatasaray'ın ilk yarıda Başakşehir'e uzun oynamaya mecbur eden, bol presli oyununun ikinci yarıda devamının gelmeyeceği kesindi. Porto maçının yorgunluğu bir kenara, bu takım bu sezonun ilk yarısında bu presi 90 dakikaya yayacak seviyeye zaten hiç çıkmamıştı. Orta sahada Fernando'nun yalnız kaldığı ilk yarıda Emre Belözoğlu eski Emre olsa Başakşehir'in işi kolaylaşırdı. Beraberlik golünü erken bulan Galatasaray, ikinci yarıya başlarken Garry Rodrigues'i kaybedince Selçuk'un girişiyle orta sahayı dengeledi demek isterdik ama o da dün hücumcusu eksilen Galatasaray'da vasatın üstüne çıkamadı. Avcı'yı yanıltan Emre ve Napoleoni'nin kötü oyunuydu.
Kulübeden Adebayor'u, Elia'yı getirebilen, yanında Arda'yı, Gökhan İnler'i oturtabilen bir teknik adam karşısında kısıtlı kadrosuyla Galatasaray, ikinci yarıda baskı yediği dakikalarda maçı da kaybedebilirdi. Eren ve Onyekuru'nun yakaladığı pozisyonlarda golü bulsa farkı 5 puana indirecek galibiyeti de alabilirdi.
Feghouli'nin tüm çabasına rağmen kazanamayan Galatasaray için puan farkının çift hanelere çıkmaması da ligin ikinci yarısı için bence büyük bir umuttur.
Porto maçındaki mücadeleci futbol evet, takdire değerdi ama o maçta net fırsatları harcayan Eren ve Onyekuru dün akşam yine net pozisyonları harcayan adamlardı. Vasata inanıp vasatı övmemek lazım... Devre arası transferlerinde Galatasaray vasatları kulübeye gönderecek imzaları attırmalı.