Şampiyonlar Ligi müziğini yeniden Vodafone Park'ta izlemek güzel bir duygu. Beşiktaş adına iyi başlayan maçta ilk 19 dakikanın en çarpıcı fotoğrafı şuydu: Kaleci Ersin'e 2 kez top geldi, ikisi de geri pastı…
Top kontrolü, çok yönlü paslaşma, top Dortmund'a geçince pres ve top kazanma gibi modern futbolun birçok inceliğini izleme fırsatı bulduk. 20'de Bellingham'ın attığı golden önce Batshuayi'nin vurduğu, kaleci Kobel'in çıkardığı şut gol olsa maçın seyri değişebilirdi.
Gole kadar çıkışlarda mükemmele yakın bir performansla Pjanic, Rosier, Josef üçlüsüyle oyun kuran Beşiktaş, golden sonra genelde sola Atiba, N'Sakala, Larin'e döndü. Bilinçli bilinçsiz bu tercihler Pjanic'i oyundan düşürdü, Beşiktaş'ın oyun kalitesi de düştü. Sahada tempoya ayak uyduramayan sağda Ghezzal, solda Larin, ortada kritik pas hataları yapan Atiba değişiklik işareti veren oyunculardı. 45+3'te Haaland'ın attığı ikinci golde Bellingham'ın, Welinton'ı nasıl kolay geçip ortayı yaptığı dikkatlerden kaçmamıştır.
60'da Larin'in yerine Kenan'ın girmesi sol kanadı hareketlendirdi ancak 66'de Batshuayi karşı karşıya kaçırarak fırsat tepti. Atiba'nın yerine Salih, 2-3 haftadır beklentilerin gerisinde oynayan Ghezzal'ın yerine Gökhan Töre daha erken oyuna alınabilirdi.
İki takım arasında dün hissedilen fark tecrübeydi. Bazı futbolcularda kalite farkı hissedilse de yenilgiye rağmen Beşiktaş, bu grupta var olabileceğini hem oyunu hem de Montero'nun golüyle gösterdi.