Beşiktaş hakem hatalarının yanı sıra sezon başından bu yana kendi iç meselelerinin, hesaplaşmalarının da kurbanı oldu. Rakiplerle saha içinde ve dışında kolektif bir şekilde mücadele etme şuurundan uzaklaştı. Başakşehir'in sessiz sedasız götürdüğü süreci, G.Saray içerde karışık ama dışarıya karşı kenetlenme geleneğini sürdürerek tamamladı. Algı operasyonları, iletişim stratejileri ve kriz yönetimiyle G.Saray aradan sıyrılmayı başardı.
Beşiktaş güdülenmiş hakemlerde, MHK ve TFF'de aradığı suçun önemli miktarını kendinde de aramalı. Şenol Güneş'in milli takım süreci, ekonomik sıkıntılar ve 7 ay önceki olağanüstü kongre süreciyle gün yüzüne çıkan kutuplaşmalar Beşiktaş'ın enerjisini tüketti. Dün Beşiktaş-Alanya maçındaki tribünlerden Başkan Orman ile yeni seçilen yönetim aleyhine yapılan tezahüratları ve onlara karşı tepkileri görünce şu akl-ı ma geldi: "Beşiktaş'ı krize sokmak için dışarıdan başkasına gerek yok."
Taraftarın bir kısmı kopmuş ikincilik şansı umurlarında değil. Cüneyt Çakır, Beşiktaş aleyhine de olsa ve lehine de karar verse aynı tepki... Hakemler ve TFF'ye tepki.... Maçın başında Alanya'nın VAR'dan ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golüne Beşiktaş taraftarının tepkisi bundan... Q7 gol atmış Şenol Güneş'e koşmuş anlamı yok. Sezon boyu misafir oyuncu gibi nazlı oynayan Lens'in yedeğe çekilmesinin kıymeti yok... G.Saray maçında 11'de oynatılmayan Güven Yalçın'ın iyi performansının önemi yok... 26 Şubat'tan bu yana Beşiktaş'ın bir tek idmanını basına açmamanın mantığı yok... Özetle şampiyon olma ve Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansı varken Beşiktaş "kendiyle" uğraşırken daha iyisini yapamayan rakipleri kenetlenip, enerjisini dışarıya yöneltip şampiyonluk kovalıyor. Atı alan Üsküdar'ı geçerken, yine Dolmabahçe'den isyan ve protesto sesleri yükseliyor!