Dünya güzeli Brezilya'nın 58 yıl aradan sonra İstanbul'a gelmesi ve Sambacıların hatırına bu maçın 70 ülkede canlı yayınlanması genel anlamda 'HOŞ' bir durum... "Reklamın iyisi kötüsü olmaz" anlayışında değilseniz 2002 Dünya Kupası'nda rakip olup iki kez meydan okuduğunuz Brezilya'dan özel maçta 4 yiyerek bütün dünyaya rezil olmak ise 'NAHOŞ' bir durum..
Brezilya'nın evindeki 2014 Dünya Kupası'nda Almanya'dan 7 yemesinin geride bıraktığı gözyaşları Rio sokaklarında hala kurumadı... Bu yüzden "Brezilyalılar halden anlar, son dönemde düşmüş Türkiye'ye karşı kontrollü oynar" dedik ve 4-0'dan sonra frene bastıklarını da acıyla hissettik... Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan gariplik vardı... Brezilyalı; takımı 7 yiyince ağlar, bizim millet dün gece takımı dördüncü golü yiyince rakibi alkışlayıp kendi takımını yuhalar!
60'da Kadıköy "Neymar, Neymar! diye desibel rekoru kırarken aynı Türkler ıslıklarını milli oyunculara harcar... Nereden baksan tutarsızlık... Kazakistan maçı öncesi Brezilya maçı niye alınır, niye oynanır?
Bu işler için kaç para harcanır, ne bedeller ödenir?
4-0'dan sonra belki anlarım da 1-0'dan sonra "Yeter Demirören yeter!" demenin dil alışkanlığı dışında bir manası var mıdır? Nereden baksan tutarsızlık. "Caner Erkin niye yedek, Ozan Tufan niye sağbek? Form tutmamış Mevlüt Erdinç neden sahaya sürülür?" diye soracak ne halimiz ne mecalimiz var!
Hoş, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim bu oyuncuları oynatsa ne değişecek, oynatmasa ne kadar fark edecek? Onlar da ıslık yiyecek..
"Beri gel Türkiye, Kazakistan'a gel" diyecek miyiz? Gel deseler, Türk Telekom Arena'ya gidecek sonuna kadar destek verecek miyiz? Brezilya nefesimizi kesti, umarım Kazakistan'la nefesleniriz... Yoksa bu futbol ortamı daha çok su götürür, yanında kelle de götürür!