Maça baktığımızda geçen her dakika 'Berabere bitecek' dedik. Ama uzatmalarda o ana kadar tek pozisyonu olmayan, ofansif futbol adına ortaya hiçbir şey koyamayan F.Bahçe'nin golü geldi. F.Bahçe kendi klasiğini oynamaya çalıştı ama kendi klasiğinin de en kötü örneklerinden birini sergiledi.
F.Bahçe önemli maçlarda geride kapanan, alan daraltan, kaptığı toplarla da çok çabuk kanatlardan çıkıp pozisyon bulmaya çalışan bir takımdı. Dün gece de böyle oynamaya çalıştılar ama gol dışında hiçbir şey üretemediler.
Peki buna karşılık G.Saray ne yaptı?
Topla debelendi durdu.
Kanatlardan gelmeye çalıştılar, ortalar başarısız oldu. Göbekten delmeye çalıştılar, F.Bahçe'nin iyi kapatmasından dolayı pozisyon bulamadılar. Top sürekli G.Saray'ın kontrolünde. Duvara çarpıp dönen top ve sonra tekrar G.Saray'ın anlamsız hücumları.
Çok sıkıcı bir maç oldu. Her şey bitiyordu ki son dakikada sahneye Şener çıktı. Sağdan iyi geldi, iyi kesti, Josef de kaleye uzak olmasına ve topun şiddeti düşük olmasına rağmen kafayla golü yaptı.
Maçın hakkı Fenerbahçe'nin miydi, asla. Tipik bir beraberlik maçıydı. Ama Allah Tudor ve Dursun Özbek'i bir kez daha cezalandırdı. Karabük'ü satıp gelen, geçen hafta 4 yedikleri Başakşehir maçında Sneijder ve Podolski'yi oynatmayan, dün gece ise onları kurtarıcı diye sahaya süren Tudor cezalandırıldı.
Bitime 20-25 dakika kala o ana kadar en önemli hücum aksiyonlarını geliştirmeye çalışan Bruma'yı da alması, Tudor'un bir başka günahıydı. Sonuçta Dursun Özbek, G.Saray'ı rezil etti. Onun sportif tetikçisi Tudor da bence G.Saray'daki miadını doldurdu.
Sonuçta bence F.Bahçe ligi en az üçüncü tamamlar. Hatta ikinciliği bile kovalayabilirler. G.Saray ise dördüncü olsun, dua etsin.
Fırat Aydınus'u çok beğendim.
Belki karşılıklı 1-2 sarı kartı, takdiren göstermemiş olabilir ama 90 dakika boyunca faul tespitleri, oyun kontrolü ve gerilimi düşürme çabaları takdire şayandı.
Maçın hakkı Fenerbahçe'nin miydi, asla. Tipik bir beraberlik maçıydı. Ama Allah Tudor ve Dursun Özbek'i bir kez daha cezalandırdı