Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Nedir bu sistem?

Maç sonunda hakem kararları ile ilgili soru geldiğinde aklı başında teknik adamların ortak bir yorumu vardır; "Sistem değişmeli…" Bunu söylemeyenler zaten sistemden yararlanan, nemalananlar. O konu ayrı… Peki nedir bu sistem? Değiştiğinde her şeyi güllük gülistanlık yapacak olan "durum" neyi işaret ediyor? Aynı hakemler, benzer eğitimlerle, "sistem" değiştiğinde nasıl "tatmin eden" kararların sahibi olacaklar? Açalım konuyu; sistemin unsurlarına geçelim:

KULÜPLER
Önce "Hakemler hakkında konuşmayacağız" diye sezona başlarlar. Sonra işlerin kötü gittiğinde "bir tanesi", hakemler, MHK veya federasyon hakkında sert açıklamalar yapar. Ertesi maçlarda birden bire hakem kararlarından şikâyetçi olmazlar, çünkü kazanmaya başlarlar. Bunu gören "diğerleri" de canlarının yandığından şikâyet etmeye, ses yükseltmeye başlar. Ortaya bir kakafoni çıkar ve algıyı en çok güçlendiren, en çok kızan haline gelir. Sistem görevini bir-ikisi için yapar.

TAKIMLAR
Eğer puan kaybedilmişse, sorun yanlış verilen bir faul, taç veya kart tercihindedir. Rakip eksik kalmamış, golün yenmesinde sadece ters faul etkili olmuştur. Futbolcu gol kaçırmış, yönetim paraları ödememiş veya teknik adam yanlış taktik vermiş; bunlar önemli değildir.

TARAFTAR
Çalışmaya veya yapılanmaya değil, tabelaya inanır. Bu yüzden gözü hep hakemin üstündedir. "Hata yapsın ama benim takımım için yapsın" diye düşünürler. Hakemler ilan edildiğinde, bir hafta önce kendi maçını yönetip, yanlış kararı ile takımının kazanmasına neden olan hakemi; rakibinin 12. adamı olarak ilan ederler.

MEDYA
Komplo teorilerinin iş yaptığını bilir. Bu yüzden hakemin üstünden yorum yapmak en kolayıdır. O'nu savunan yoktur, söz hakkı verilmez. Birkaç sezon öncesine kadar gidildiği olur. Seyredenler, çalışma-taktik veya bilimsel temelli sorunları değil, tabelayı önemsedikleri için de "sistem" çalışır.

FEDERASYON, MHK VE HAKEMLER
Sistemin karşısında durmak yerine, rüzgarın etkisindedirler. Bağıranı susturmak için ilaç ararlar. Kamuoyu baskısında kırılırlar. "Yanlışsa, düzelteceğiz" demezler. "Onlar da yanlış transfer yapıyor" deyip, daha kötüde mazeret ararlar. Dolayısı ile karar tartısı, adaleti değil en az ses çıkartacak durumu arar. Yapanın yanına kalır. İşte o meşhur "sistem" budur. Herkes şikâyet eder ama herkes için kurtuluş yapısıdır. Çünkü sorun gelişmek değil, pastadan büyük dilimi almak. Bu nedenle sistemin değişmesi için, önce dinamiklerin değişmesi gerekir. Kazanmanın baskı yolunu bilmeyenlerle de aynı havayı soluruz. "Sadece aptallar ve ölüler değişmez" diyenleri haklı çıkartırız.

Tanıdığım en dürüst insan
GÖKHAN Dinç, MHK Başkanı Zekeriya Alp'e açıkça sordu; "Koç Grubu ile iş yapıyor musunuz?" dedi. O da, "30 yıldır yapıyorum. Gurur da duyuyorum" cevabını verdi. Ama soru aslında, "Siz Koç grubu ile iş yapıyor, para kazanıyorsunuz. Dolayısı ile başkanı Ali Koç olan Fenerbahçe'ye kıyak yapıyor olabilir misiniz?"di. Alp, Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının eşya alarak, para yatırarak, kredi çekerek veya taksitli alışveriş yaparak bu grupla "akçeli ilişki" içine girdiğini söylemeliydi. Tanıdığım en dürüst insanlardan biridir Zekeriya Alp. En doğru ifadesi, "Kimse beni kendisi gibi zannetmesin" olmalıydı.

Yanal çözüm ÜRETMELİ
ELBETTE eleştirebiliriz. Seçimleri konusunda tartışırız ama Fenerbahçe'nin ilk yarı performansı karşımıza çok başarılı bir teknik direktör çıkartıyor. Sevgili Gürkan Kubilay araştırmış ve bir tespitte bulunuyor; "Fenerbahçe kaçırdığı pozisyonların yüzde 15'ini gole çevirse, ilk yarıyı 39 puanda bitirecekti." Yani; Yanal'ın sistemi ve oynattığı futbol takımı yeterince pozisyona sokmuş. Rakip ceza alanına getirmiş. Bundan sonrası teknik direktörün değil, futbolcunun performansıdır. Bir teknik adam, takımı çok pozisyona girsin, az pozisyon versin diye kurgular. Bu denklemde sorun yoksa, tabela sadece sahadaki oyuncunun kalitesidir. Kalesini tutan ilk topun gol olması, kişisel hatalardan yenilen golleri hiçbir teknik adama bağlayamayız. Şimdi Yanal'a düşen; çözüm üretmesi. Kalite eksik ise çalışma fazla olacak. Takımı hâlâ eline geçiremedi, kontrolüne alamadı. İnsan yönetimine daha ağırlık vermeli. Ve nihayetinde; yönetimin yüzde yüz arkasında olmadığı bir teknik direktöre oyuncu saygı duymaz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA