Bir hafta öncesinin skorunu arkasına alarak çıktı Fenerbahçe sahaya. Aykut Kocaman'ın tribünden seyrettiği maçta, sahaya çıkanlar gibi takımı yönetende de "doğal" rotasyon oldu.
Giresunspor'da da önemli oyuncular dinlendirildi. Yarı final öncesinin önemli olması gereken karşılaşma, bir anda "oynanması gereken" haline gelmişti. Bu ortamda Fenerbahçe'nin gençleri için fırsat dolu dakikalar ilerlemeye başladı.
Erken gelen Giresun golüne Samed'le verilen hızlı cevabın, Aatif'ın golüyle süslenen akıllı vuruşuyla "kazanana" dönüşmesiyle birlikte, Pazar günü Başakşehir ile oynanacak final için hazırlık niteliği kazandı maç.
Neto ve Şener'in yanı sıra, 18 yaşındaki Oğuz Kağan ve Eljif'e maçın sorumluluğu verildi. Oyuncuların karakterlerinin ve sorumluluk duygularının gelişmesi açısından süreç başladı. Topal ve Josef'in olmadığı bir orta sahayı ofansif-defansif organize etmeye çalıştılar.
Sadece Fernandao bu rüzgarın yaprağı olmak niyetinde değildi. Topla buluştuğu dakikaları kendisi adına kullanmayı tercih etti.
Neustadter ve Hasan Ali'nin de hakkını vermek gerekiyor. Hiç ara vermediler ve her maçı aynı konsantrasyon ile oynamaya çalıştılar. Bu ciddiyeti takım arkadaşlarına da yansıtıp, taktik disiplini maksimuma çıkaran tavrın da sahibi oldular.
Oyunu veya performansları çok keskin gözle analiz etmek, eleştirmek bu 90 dakikanın doğrusu değil.
Şimdi Beşiktaş ile üst üste oynayacakları üç maçın hesabını yapacaklar. Şubat sonu - mart başı İstanbul'da havaların soğuduğu ama futbolun ısındığı günler olacak.