Bir yıl öncesine gidelim. O zamanki adı Şükrü Saraoğlu olan stadında yönetim bölümünde radikal kararlar alınıyor. Arka beşlinin dört ismi; Bekir, Egemen, Selçuk Şahin ve Emre Belözoğlu ile yolların ayrılmasına karar veriliyor. Çünkü; bu oyuncular Ersun Yanal'dan memnun olmadıklarını ifade etmiş, başkan Aziz Yıldırım da zaten kontrolü elinden kaçırdığı için bu fırsatın üstüne "nimet" gibi atlamış ve şampiyon hocasını göndermiştir. "Onlar mı yaptı, ben şampiyon yaptım" açıklaması da o döneme rastlar zaten. Faturayı tecrübeli oyuncularına kestiği gibi, takımda kalanları da karşısında ayağa dikti.
Kimdi bunlar? Volkan Demirel, Gökhan Gönül ve Mehmet Topal… Herkesin büyük takdirle söyleyip ama aynı zamanda en şikayetçi olduğu babacan tavrının tehditkar bölümünü aktarır bu oyunculara. Sezon başladığında da yeni teknik direktörün ilk on birinde üçü de yoktur zaten. İşte o günlerde, bugünün tartışması başlar aslında. Gökhan Gönül de, o gün "Sezon sonu kalmayacağım" kararını vermiştir. Hikayenin devamı gönülsüzdür. Sonrasına baktığımızda başka hikaye başlar. Takım lideri Nani'dir. Alves ortalarda geziyordur. Hatta Diego bile Samandıra'da varlığını hissettirmek ister. "İçtima üçlüsü" geri plandadır. Şampiyonlar Ligi'nde elemeyi geçemezken, Molde'ye mağlup olurken, ligde sarsıntılar yaşanırken, soyunma odasında iki yurttaş; Pereira ve Nani birbirlerinin üstüne yürürken, "İçtima üçlüsü" sessizce bekler. Aziz Yıldırım denize düştüğünü anladıktan sonra, onlardan sorumluluk almalarını ister. Sonra da takımın çıkışı başlar, dengeler değişir, hatta oyunun şekli bile.
UEFA SOPASI GELİR…
Sonrasında, yine şampiyonluk kaçar. En gövdeli, en çok paranın harcandığı bir sezonda, Aziz Yıldırım yine başarısızdır. Üstüne bir de "UEFA sopası" gelir. Merdivenleri çıkarken selam bile vermedikleri ile bu kez inerken karşılaşacaktı. Sap da dönmüştü, keser de, hesap da. Mali kongrede oyuncuyu aslanların önüne atması, ardından Asbaşkanı'na "paragöz" açıklamasını yaptırtması, taraftarın tepkileri üzerine "anlaşmaya hazırız ama özür dilesin" diyerek, aslında Gökhan Gönül'e kapıyı kapaması sonrasında, Fenerbahçe Kaptanı, Beşiktaş ile anlaştı. Hem de Fenerbahçe'nin teklif ettiği rakamın aynısına.
22 yaşında Oftaş'tan Fenerbahçe'ye gelirken, Beşiktaş'ın teklifini kabul etmemişti Gökhan Gönül. Bugün dokuz sezon öncesine geri döndü. Fenerbahçe taraftarı kızgın veya kırgın olabilir. Ama 2007'de, 100. Yıl şampiyonluğunda, takım Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacağı halde ayrılan üç kaptanı; Tuncay Şanlı, Ümit Özat ve Rüştü Reçber'i de hatırlasınlar. Bu oyuncular sembol oldukları yerden niye ayrıldılar. Sakın huzuru bulmak için olmasın.