Beşiktaş, açık ara favori olduğu bir maçı kazanırken, beklentileri boşa çıkartmadı. Sonuna bırakmadan çok daha farklı da kazanabilirdi. Maçın içerisinde hem ilk yarıda hem de ikinci devrede yakalanan net pozisyonlar var. Aboubakar hat-trick yapabilirdi. Larin, Ghezzal, N'Koudou ve Ljajic rakibin fişini çok daha önce çekebilirlerdi ama görünen o ki dün işin finalini Cenk'e bıraktılar. Cenk için de harika bir 'Hoş geldin' maçı oldu. Oyuna sonradan girse de attığı gollerde nasıl bir usta olduğunu tabelaya yazdırdı ve takıma katkısı büyük olacağını gösterdi. Performansıyla "Beşiktaş formamı özledim" mesajını yine çok net verdi. Beşiktaş oynarken çok istekli ve arzulu. Her türlü şartta kendi oyunundan vazgeçmiyor.
Dün ikinci yarıda karla beraber oyun daha da zorlaşsa da kaliteden ve coşkudan ödün vermedi. Öyle ki izlerken bu coşku seyredenlere geçiyor. Sahadaki samimiyeti ve gönülden oyunu hissediyorsunuz. Kendi oyununu sahaya yansıtırken rakibine de adım attırmıyor. İlk yarıda verdiği bir pozisyon dışında rakibini maç boyunca kendi kalesine yaklaştırmadı. Hücum organizasyonlarında forvet oyuncuları o kadar hareketli ki rakip savunmalar çaresiz kalıyor. 11'de sahaya çıkan da sonradan giren de dün olduğu gibi aynı oyun düzenini devam ettiriyor ve takım içindeki birbirine olan sevgi, enerji ve dayanışmayı da üst seviyede gösteriyorlar. Eminim kulübede oynamayan oyuncular da sahadaymış hissini yüzde yüz yaşıyor. Bu oyun çok şey söylüyor. Kalitesi var, etkinliği var, bunların sonucunda da istediği skoru alan bir irade var. Bu irade çok sağlam bir irade... Sarsılmaz görünüyor. İnanmanın çok önemli olduğunu bir kez daha gösterdiler. 'İnanmak başarmanın temelidir' sözünün üstünü inşaa eden takım görüntüsü Beşiktaş'ta mevcut. Bu mevcudiyet de hem takdiri hem alkışı hak ediyor. Marifet iltifata tabidir. İltifatların hepsi Beşiktaş'a.