Bu tür zeminler ve hava şartları her zaman hataya açıktır. Maçı garantiye alma adına tek farklı skorlar da her zaman risk taşır. Ne kadar iyi oynasanız da mücadele etseniz de dışarıdan etkili bir müdahil olarak hava şartları ve zemin birçok şeye sebebiyet verir.
Galatasaray maça mükemmel başladı. Tıkır tıkır işleyen bir saat gibi bütün çarkları iş başındaydı. İki kanadı kullandı. Kerem ve Babel ile etkili organizasyonlar geliştirdi. Orta alanda çok becerili bir şekilde Etebo, Fernandes, Emre Kılınç'la iş başındaydı ve oyunu istediği şekle getirdi. Mostafa Mohamed'in muazzam katkısıyla da oyun şiir gibi akmaya başladı. Atılan gol dışında, yakalanan pozisyonların zenginliği Galatasaray adına çok önemliydi ama burada da Ertuğrul'un formda oluşuna takıldı. Hatta oyunun bir bölümü Galatasaray ile Ertuğrul arasında geçti. Kaleciler çok önemli. Galatasaray da Muslera ile her zaman artı bir oyuncu ile maça başlamış gibi hissediyor ama dün bahsettiğimiz şartların azizliğine uğradı ve yaptığı bireysel hata Galatasaray adına her şeyin yolunda gittiği bir maçı bambaşka bir noktaya taşıdı.
Dakikalar ilerledikçe bu şartlarda zemin her zaman kötüye gider. Kötü zemin de savunma yapan takımın avantajına hücum yapan takımın da dezavantajına olur. Galatasaray rakibin savunması kadar bu şartları da aştı. Geldiği günden beri takımın çehresini değiştiren Onyekuru ve Mohamed biri penaltıyı alan biri de atan olarak Galatasaray'ı bu zorlu şartlarda güldüren isimler oldular. Fenerbahçe'nin kazandığı haftada hayati derecede önemli maçı bu kadar sıkıntılı ortamda kazanabilmek de Galatasaray'ın bambaşka bir yönünü de ortaya koydu. Sahaya ve hava şartlarına rağmen yılmayan kazanma iradesi galip geldi.