Adı Bitola olarak değiştirilen Manastır şehrinde çok sayıdaki caminin en önemlilerinden biridir. Cümle kapısı üstünde bulunan kitâbesine göre Kanûnî Sultan Süleyman döneminde Kadı Haydar Efendi tarafından 969 (1561-62) yılında yaptırılmıştır.
İntizamlı bir işçilikle taş ve tuğladan karma teknikte yapılan caminin, iki sıra tuğla hatılları arasında tek sıra muntazam işlenmiş kesme taş sıraları ile almaşık duvar örgüsü kubbe kasnağına kadar devam eder. Üç bölümlü son cemaat yeri dört mermer sütuna oturan sivri kemerlere sahiptir. Bu üç bölüm kemerlerle ayrılmış olup her biri sekizgen sağır kasnaklı kubbe ile örtülmüştür. İştip'teki Hüsam Paşa Camii'nde görüldüğü gibi ortada bulunan iki sütun yanlardakilerden farklı olarak yeşil mermer (verde antico), diğerleri ise beyazdır. Bu sonuncuların başlıklarının baklavalı olmasına karşılık ortadaki iki sütunun başlıkları mukarnaslıdır.
Caminin kordon silmelerle çerçevelenmiş yayvan kemerli cümle kapısının üstünde üç satır halinde Arapça bir kitâbe yer alır. Niş fazla derin olmayıp kavsarası iki kat prizma ile taçlanmıştır. Kitâbenin üstüne alınlığın ortasına ayrıca bir şemse kabartması işlenmiştir. Son cemaat yerinde yan bölümlerin kıble duvarlarında birer mihrapçık bulunmakta, bunlarla kapı arasında da birer pencere yer almaktadır. Pencerelerin üstlerine yerleştirilmiş olan kare panoların içinde ise merkezdeki geçmeli çokgenler etrafında daire şeklinde istiflenmiş, hat sanatı bakımından oldukça dikkat çekici birer yazı görülmektedir.
Harim kare şeklinde olup iç ölçüleri 11 × 11 metredir. Sağ tarafta son cemaat yerine bitişik köşede içeriden geçilen minare kaidesi yer alır. Bu merdivenden aslında bugün izi kalmayan mahfile de çıkılıyordu. Minare kaidesinin simetriğinde sol köşede harimden geçilen kare biçimli küçük bir hücre vardır. İki mazgaldan hava ve ışık alan bu küçük mekânın hangi maksatla yapıldığı tesbit edilememiştir.
Caminin harimi cephelerde üç sıra pencereden ışık alır. Alt sıradaki üçer pencere mermer çerçeveli ve tuğladan boşaltma kemerlidir. Bunların üstünde de yine tuğla sivri kemerli daha küçük pencereler açılmıştır. Bir silmeden sonra ise daha dar ölçülü iki pencere yer alır. Kıble duvarında da aynı düzenleme tekrarlanmış, yalnız mihrabın arkasına gelen yerde pencere açılmamıştır. On iki kenarlı olan kubbe kasnağında da bir dizi pencere bulunmaktadır. Kare mekândan kubbeye geçişte tromplar kullanılmıştır. Bunların yarım kubbecikleri dilimli, duvarlarla köşelerdeki başlangıçları mukarnaslı pandantiflerle bezenmiştir.
Caminin içindeki, üslûbuna uymayan, bazıları resimli kalem işleri XIX. yüzyıla aittir. Mahfille minber kaldırılmış, mukarnaslı mihrap ise durmaktadır. Minare, pabucun bitimi ve gövdenin başlangıcına işaret eden bileziğe kadar kesme taş kitlesiyle kalmıştır. Bilezikten yukarısı yıkılmış veya yıktırılmıştır.
1910 yılında Sultan Reşad'ın Manastır'ı ziyaretinden önce şehrin bütün camileriyle birlikte büyük bir ihtimalle Haydar Kadı Camii de restore edilmiştir. Caminin iç dekorasyonu da bunu göstermektedir. Osmanlı Devleti'nin 1912'de Manastır'dan çekilmesiyle cami bakımsız kalmış ve kubbenin kurşun örtüsü çalınmıştır. Daha sonra cami, Manastır'da toplanmış bazı mezar taşları ile lahitler için bir depo haline getirilmiştir. 1967'de caminin kubbesi Makedonya'daki Tarihî Eserleri Koruma Derneği tarafından restore edilmiştir. Komünist yönetim sırasında bir ara Manastır'daki Pelister İçki Fabrikası'nın ambalaj deposu olarak kullanılan cami 1972 yılında kısa bir süre konser salonu haline dönüştürülmüşse de bu girişim Saraybosna'daki Yugoslavya Diyanet İşleri başkanı tarafından engellenmiştir. 1975 yılından itibaren Haydar Kadı Camii Tarihî Eserleri Koruma Derneği'nin himayesi altına alınmıştır (Mehmed Z. Ibrahimi, IV/18, s. 9). Günümüzde ise (1997) yeniden ibadete açılması için Makedonya Cumhuriyeti İslâm Birliği tarafından hazırlıklar yapıldığı öğrenilmiştir.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi