Tam adı el-İṣâbe fî temyîzi'ṣ-ṣaḥâbe olup müellifin Fetḥu'l-bârî'den sonra en önemli eseri kabul edilmektedir. Aynı konuda daha önce kaleme alınan bazı kitaplarda sahâbî olmayanların sahâbî diye gösterildiğini ve bu eserlerin muhteva bakımından yetersiz kaldığını söyleyen İbn Hacer, el-İṣâbe'yi 809'da (1406) yazmaya başlamış, üç defa müsvedde çalışması yaptığı bu kitabını kırk yılda tamamlayabilmiştir. Eserin mukaddimesinde sahâbeye dair bilgiler verilerek kime sahâbî deneceği konusu üzerinde durulmuş, sahâbenin güvenilir şahsiyetler olduğu konusundaki âyetler zikredilmiş, onları öven bazı hadisler nakledilmiştir.
Her biri kendi içinde alfabetik dört bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde rivayetleri sebebiyle sahâbî oldukları bilinenler, ikinci bölümde Hz. Peygamber zamanında doğup onu görmekle birlikte Resûlullah'ın vefatına kadar temyiz yaşına girmediği için ondan hadis rivayet edemeyen çocuk sahâbîler, üçüncü bölümde, hem Câhiliye hem İslâm devrine yetişmekle beraber Resûl-i Ekrem ile görüştüklerine dair bilgi bulunmadığı için sahâbî sayılmayanlar (muhadram) ele alınmıştır. Orijinal bir çalışma olan dördüncü bölümde ise tâbiînden olduğu halde bazı kaynaklarda yanlışlıkla sahâbî olarak gösterilenlere yer verilerek isimlerin yanlış okunması, bir hadisi mürsel olarak rivayet eden râvinin sahâbî zannedilmesi, birden fazla ismi, künyesi veya lakabı olan bir sahâbînin muhtelif şahsiyetlermiş gibi gösterilmesi ve uzun ömürlü bazı yalancıların sahâbî diye kaydedilmesi gibi sebeplerle meydana gelen hatalar üzerinde durulmuştur. Eserin son kısmında daha önce adıyla tanıtılmış da olsa künyesiyle şöhret bulanlarla hanım sahâbîlere yer verilmiş, sahâbî olduğu ileri sürülen bazı cinler de zikredilmiştir. Diğer taraftan bazı sahâbîlerin birden fazla isimle bilinmesi, bazılarının künyeleriyle tanınması, bir kısmını Hz. Peygamber'in farklı bir isimle anması, muhadram olan birinin Resûl-i Ekrem'i çocukken gördüğünün ileri sürülmesi gibi sebeplerle bazı şahıslar iki yerde alınmış, ancak birinden diğerine atıfta bulunulmuştur. Konusunda en geniş muhtevaya sahip olan eser, mükerrerleriyle birlikte 12.300 kadar biyografiyi ihtiva etmekteyse de müellifin esere devamlı olarak ilâvelerde bulunması, muhtelif vesilelerle bazı biyografilerin "mübhemât" bölümünde ele alınacağı belirtildiği halde kitabın hiçbir baskısında böyle bir bölümün bulunmaması el-İṣâbe'nin tamamlanmadığı kanaatini uyandırmaktadır (Sehâvî, s. 176).
İbn Hacer, el-İṣâbe'yi kaleme alırken altmıştan fazlası sahâbe hakkında olmak üzere çoğunun rivayet hakkını elde ettiği 940'ı aşkın eserden faydalanmış (Şâkir Mahmûd Abdülmün'im, İbn Ḥacer el-ʿAsḳalânî, II, 5), naklettiği görüşlerin kaynağını ve bu kaynaklardaki bazı hataları zikretmiş, sahâbî olduğu halde ilgili eserlerde zikredilmeyenlerle sahâbî zannedilenleri belirtmiş, buna rağmen 100.000'den fazla olduğu kaydedilen sahâbenin ancak onda birinin tesbit edilebildiğini, İbn Abdülber en-Nemerî'nin de bütün sahâbeyi bir araya getirmek arzusuyla eserine el-İstîʿâb adını verdiği halde bunu yapamadığını söylemiştir (el-İṣâbe, I, 3-4). Kitapta sahâbîlere şöhretleri ölçüsünde yer verilerek genellikle bir zatın tam adı, soyu, kabilesi, aşireti, doğum ve ölüm tarihi belirtilmiş, sahâbî olduğunu gösteren özellikleri ve bazı menkıbeleriyle bulunduğu gazveler zikredilmiş, İslâm tarihinde ve hadis rivayetindeki yeri ele alınarak rivayet ettiği bazı hadislere ve bunları nakleden kaynaklara işaret edilmiştir.
Sahâbe konusunda daha önce kaleme alınan eserler üzerinde ikmal çalışmaları yapıldığı halde el-İṣâbe'ye bir zeyil yazılmaması eserin mükemmelliğini ortaya koymaktadır. Süyûtî, el-İṣâbe'yi ʿAynü'l-İṣâbe fî maʿrifeti'ṣ-ṣaḥâbe adıyla ihtisar etmiş (Ahmed eş-Şerkāvî İkbâl, s. 257-258), Şâkir Mahmûd Abdülmün'im, İbn Ḥacer el-ʿAsḳalânî ve dirâsetü muṣannefâtihî ve menhecihî ve mevâridihî fî kitâbihi'l-İṣâbe adlı doktora çalışmasında eserin metodunu, kaynaklarını ve önemini ortaya koymuştur (I-, Bağdat 1398/1978; I-II, Beyrut 1417/1997). el-İṣâbe, Mevlevî Muhammed Vecîh, Abdülhak, Gulâm Kādir ve Aloys Sprenger (I-IV, Kalküta 1270-1291/1853-1874), Hasan el-Feyyûmî İbrâhim (I-IV, Kahire 1328), Tâhâ Muhammed ez-Zeynî (I-IV, Kahire 1969) ve Ali Muhammed el-Bicâvî (I-VIII, Kahire 1390-1392/1970-1972, 1413/1992) tarafından yayımlanmış, ayrıca muhtelif neşirleri yapılmıştır (I-VIII, Kahire 1323, 1325; I-IV, Bağdat 1327/1909 [kenarında el-İstîʿâb'la birlikte]; I-IV, Kahire 1328/1358).
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi