Kutâmî, Abdullah b. Zübeyr ile Emevî hânedanı arasındaki ihtilâfta bu iki kabilenin farklı tarafları desteklemesi sebebiyle çıkan savaşlara katıldı. Bunların birinde Kays kabilesine esir düştü. Kabilenin reisi Züfer b. Hâris daha sonra onu serbest bıraktı; elinden alınan malları iade etti, ayrıca kendisine 100 deve verdi. Bu vesileyle Züfer b. Hâris için bir methiye nazmeden Kutâmî, diğer şiirlerinde savaşların verdiği zararlardan söz ederek iki kabileyi barışa davet etmiştir (Şevkī Dayf, s. 224-225).
Halife Abdülmelik b. Mervân, Kutâmî'nin şiirlerinden haberdar olunca çok beğenmiş, zekâ ve sanatını övmüştür. Kutâmî, Dımaşk'ta görüştüğü Velîd b. Abdülmelik'i Mütenebbî'nin methiyelerini andıran bir kasideyle methetmiş, Kureyş'in Hz. Peygamber'e yardımlarına, Hanîf dininin esaslarının tesbitindeki katkılarına işaretle bu kabileden takdirle söz etmiştir (Zekî Âbidîn Gureyyib, s. 41). Halifeler dışında diğer devlet adamları, edip ve âlimlerle de görüşen Kutâmî'nin ölümü için 101 (719-20), 110 (728-29) ve 130 (747-48) yılları gibi farklı tarihler verilmektedir. Şiirlerinde Ömer b. Abdülazîz'den hiç söz etmemesi ve Sîbeveyhi tarafından şiirlerinin şâhid olarak kullanılması dikkate alınarak onun 110 (728-29) yılından önce vefat ettiği söylenebilir. Çünkü Sîbeveyhi, Cerîr b. Atıyye (ö. 114/732) ve Ferezdak'tan (ö. 114/732) sonraki şairlerin şiirlerini şâhid olarak kullanmamıştır.
Kutâmî, Müslim b. Velîd'den önce "Sarîulgavânî" (güzellere vurgun) lakabını ilk alan şairdir. Şair Ahtal'in (ö. 92/710-11) onun dayısı olduğu söyleniyorsa da bunun doğru olmadığı, ancak her ikisinin Tağlib kabilesine mensup bir aileden geldiği belirtilmektedir.
Şiirlerinden Kutâmî'nin iyi yetiştiği, hem çöl hem de yerleşik hayatı iyi bildiği, fakat kendisinin insanı etkileyen, güven veren kahramanlık ve yiğitlik yönü itibariyle bedevîliği tercih ettiği anlaşılmaktadır. İbn Sellâm el-Cumâhî ona Baîs el-Mücâşiî, Küseyyir ve Zürrumme ile birlikte İslâmî dönem şairlerinin ikinci tabakası içinde yer verir ve kendisini Ahtal ile karşılaştırarak ince ve zarif bir şair olduğunu söyler (Fuḥûlü'ş-şuʿarâʾ, II, 534). Ahtal de Kutâmî'nin iyi bir şair olduğunu kabul eder (Merzübânî, s. 74).
Kutâmî'nin otuz iki parça şiirden meydana gelen divanı ilk defa Jacob Barth tarafından Berlin'de bulunan bir yazma nüsha esas alınarak şârihi bilinmeyen bir şerhiyle birlikte neşredilmiştir (Leiden 1902). Barth, şairin çeşitli kaynaklarda bulduğu dokuz beytini de divana eklemiştir. Bu neşirde Kutâmî'nin hayatı ve şiirine dair Almanca bir giriş yer almaktadır. Osman Reşer (Oskar Rescher) divan üzerine Beiträge sur Arabischen Poësie (Leiden 1960-1961) adıyla bir çalışma yapmıştır. Daha sonra İbrâhim es-Sâmerrâî ve Ahmed Matlûb, iki yazma nüshaya daha başvurarak Kutâmî ve şiiri hakkında bir giriş ve çeşitli notlar ilâvesiyle divanın ikinci neşrini gerçekleştirmişlerdir (Beyrut 1960).
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ