19 Rebîülevvel 614'te (26 Haziran 1217) Dımaşk'ta doğdu. Târîḫu medîneti Dımaşḳ müellifi İbn Asâkir'in yeğeninin torunu olup ilk öğreniminden sonra özellikle hadise ağırlık verdi. İlmi ve dindarlığı dolayısıyla "Emînüddin", devlet ricâlinin kendisine güveni sebebiyle "Emînüddevle" lakapları ile anıldı. İbn Kesîr'e göre otuz, diğer bazı müelliflere göre ise kırk yıl kadar Mekke'de yaşadı. Bunun için Mekkî nisbesiyle de bilinir. Babası Abdülvehhâb, dedesi Zeynülümenâ Hasan b. Muhammed, Kādî Muhammed b. Hüseyin el-Kazvînî, Benî Sasrâ'dan Ebü'l-Kāsım İbn Sasrâ, İbnü'z-Zebîdî diye bilinen fakih ve muhaddis Hüseyin b. Mübârek, İbn Müsdî, Ebû Abdullah Muhammed b. Gassân gibi pek çok âlimden hadis dersi aldı. Ayrıca Abdüsselâm İbnü's-Sem'ânî, Ebü'l-Hasan Müeyyed b. Muhammed et-Tûsî, Ebû Ravh Abdülmuiz b. Muhammed el-Herevî, Kāsım b. Abdullah İbnü's-Saffâr, Zeyneb bint Abdurrahman eş-Şa'riyye gibi âlimler ona icâzet verdiler. Kendisinden de kitâbet yoluyla icâzet verdiği Zehebî (Muʿcemü'ş-şüyûḫ, s. 394-395), Radî b. Halîl el-Mekkî, Alâeddin İbnü'l-Attâr, Hâlis el-Behâî, birçok eserin rivayet icâzetini verdiği, ayrıca bazı şiirlerini nakleden İbn Rüşeyd el-Fihrî (Milʾü'l-ʿaybe, V, 147-231), İbnü'z-Zübeyr es-Sekafî, Buhârî'nin el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ'inin rivayet icâzetini verdiği Sirâcüddin Ömer b. Ahmed el-Ensârî başta olmak üzere birçok âlim istifade etti. Şâfiî mezhebine mensup sika bir muhaddis olan İbn Asâkir, Haremeyn'de hadis rivayet ettiği için kendisinden faydalananların sayısı oldukça fazladır. Dımaşk, Kahire, İskenderiye ve Bağdat gibi ilim merkezlerini dolaştı. 635 (1238) yılında hac dönüşü gittiği Şam ve Mısır bölgesinde 647'ye (1249) kadar kaldı; âlimler, halk ve sultan nezdinde önemli bir mevki kazandı. Haçlı ordusu ile yapılan Dimyat savaşının devam ettiği günlerde bizzat savaşa katıldı ve yaralandı (Safer 647/Mayıs 1249). Daha sonra Mekke'ye gidip yerleşti; burada hadis rivayetiyle meşgul oldu.
İbn Asâkir Cemâziyelevvel 686'da (Haziran 1287) Medine'de vefat etti ve Bakī Mezarlığı'nda Kubbetü'l-Abbâs'ın arka tarafına defnedildi. Vefat tarihi konusunda genel kanaatin aksine sadece Kütübî 687 (1288) yılını, bazıları da Cemâziyelâhir (Temmuz) ve Receb (Ağustos) aylarını zikretmişlerdir.
Çeşitli ilimlere vukufu, zühdü, ahlâkı ve fazileti sebebiyle "Şeyhü'l-Hicâz" olarak da anılan İbn Asâkir aynı zamanda şairdi (bazı şiirleri için bk. Fâsî, V, 434-439). Nevevî, talebesi Alâeddin İbnü'l-Attâr vasıtasıyla İbn Asâkir'e bir mektup göndermiş, o da kendisiyle görüşme arzusunu dile getiren güzel bir beyitle karşılık vermiştir.
Eserleri. İbn Asâkir'in günümüze ulaştığı bilinen tek eseri Cüzʾ fîhi eḥâdîs̱ü's-sefer olup bir nüshası Dârü'l-kütübi'l-Mısriyye'de bulunmaktadır (nr. 25.577B). Müellifin kaynaklarda zikredilen diğer eserleri de şunlardır: İtḥâfü'z-zâʾir ve iṭrâfü'l-muḳīmi's-sâʾir (el-Ḫalḳu'd-dâs̱ir ve'l-muḳīmü's-sâʾir ile [Takıyyüddin İbn Fehd, s. 82] aynı kitap olmalıdır), Tims̱âlü naʿli'n-nebî, Kitâb fî ġazveti Dimyâṭ, Feżâʾilü ümmi'l-müʾminîn Ḫadîce, Cüzʾ fîhi eḥâdîs̱i ʿîdi'l-fıṭr, Cüzʾ fî fażli şehri ramażân, Cüzʾ fî feżâʾili'ṣ-ṣalât ʿale'r-Resûl, Cüzʾ fî cebeli Ḥirâ.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi