Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) ilk kadın başkanı olan Gina Haspel, Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'nın sona ermesine bir gün kala görevinden ayrıldı. Bir tür 'metazori istifa' da diyebilirsiniz buna. Zira başka seçeneği kalmamıştı. Haspel'ın istifasının sebebi de Trump değil, yeni başkan Biden.
CIA'nın resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Haspel'e Amerikan halkına 36 yıllık hizmetlerinden dolayı teşekkür edildi ve "Engelleri aştınız ve yeni nesil CIA görevlilerini güçlendirdiniz" denildi.
Bu ayrılık için belirli bir sebep gösterilmedi, ancak Haspel'in aralık ayı başında Trump'ın kendine bağlı Kash Patel'i teşkilata ikinci adam olarak atamasına karşı çıkarak istifa ile tehdit ettiğini iddiası tekrar gündeme geldi. Ancak istifanın sebebi bu değil, şayet öyle olsaydı Haspel, Biden'ın gelmesine bir gün kala değil, aralık ayı başında istifa ederdi.
Haspel'in istifasının asıl sebebi yeni başkan Joe Biden'ın onun yerine teşkilatın başına diplomasi kökenli William J. Burns'ü getireceğini duyurmuş olması. Bir diğer faktör ise Biden yönetiminde Ulusal İstihbarat Direktörü olacak Avrel Haines'in varlığı.
AVRIL HAINES FAKTÖRÜ DE ETKİLİ
Tıpkı Haspel'ın CIA başkanlığına getirilen ilk kadın olması gibi Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne getirilecek ilk kadın olan Haines'ın müstafi Haspel ile ilişkileri aslında kötü değildi. Hatta Haspel CIA Başkanlığı'na getirilirken 2002-2003 yılları arasındaki uçak işkencelerinden sorumlu tutulduğu için eleştirilere muhatap olduğunda Haines, onu desteklemişti. Ayrıca Haines, 2015'te Senato'nun bilgisayarlarına sızmakla suçlanan CIA'cilerle ilgili bir soruşturmada görevlendirildiğinde Senato İstihbarat Komitesi personel için disiplin cezası istemesine rağmen yetkisini personelden yana kullanarak bunu reddetmişti. Bunu da dönemin CIA Başkan Yardımcısı Haspel ile fikir teatisi sonucu yapmış olması ihtimal dâhilinde.
Ne var ki, Haspel ile ilgili işkence suçlamaları, özellikle de 'suda boğulma hissi verme' işkenceleriyle ilgili bozuk sicili, Joe Biden yönetiminin üstlenmek istemediği bir şeydi. Ve dahası Trump yönetimine göre sözde demokratik vaatlerle de örtüşmeyen bir arka plandı. Bu arka planı taşımak istemedi Biden yönetimi. Özellikle de istihbaratın patroniçesi olacak Avril Haines istemedi. Ki Haines, vaktiyle Haspel'a destek vermiş olsa da işkenceleri istihbarat topluluğunun en karanlık kısmı olarak gören biri. 'Waterboarding' denilen suda boğulma hissi vermeyi de su götürmez biçimde işkence olarak tanımlıyor. Bunların hepsinin Haspel tarafından uygulanan yöntemler olduğu malum. Haines'in şunları söylediği vaki: "Suda boğulma hissi verme, doğrusu bir işkencedir. Yasalar altında yürürlüğe konulmuş bir işkence…" Devamında da yasal, ancak hukuki değil demeye getiriyordu bu uygulamaları.
BİDEN, HASPEL'IN BAGAJINI TAŞIMAK İSTEMEDİ
İşte bu bagajı taşımak istemedi Biden yönetimi. Haspel da bunu bildiği için gönderilmeden önce kendi istifa etti. Haspel'ın CIA'in uçak ve gemi seyahatlerinde işkence programının mimarlarından biri olduğu Uluslararası Af Örgütü'nün ve Avrupa Konseyi'nin raporlarıyla da belgelenmiş bir gerçek. Boşuna değil Haspel denilince akla deniz aşırı uçak ve gemi yolculuklarındaki mobil işkence merkezleri, Ebu Greyb Hapishanesi, Diego Garcia Adası ve Guantanamo geliyor. 11 Eylül saldırılarından sonra pek çok kişi; El Kaide üyesi olduğu gerekçesiyle Mısır, Pakistan, Özbekistan, Ürdün, Fas, Tayland ve başka pek çok ülkeye götürülürken yolda işkencelerden geçirildi. Haspel'ın çerçevesini çizdiği sözde operasyonlardı bunlar.
Daha önce de yazdık: Bu işkence seyahatlerindeki son duraklardan biri Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Adası'ydı. Buraya kaç kişinin götürüldüğü ve işkence merkezlerinde öldürüldüğü bilinmiyor. Haspel'ın Tayland hapishanelerinde 'gelişmiş sorgu teknikleri'ni uyguladığı da sır değil. Haspel'ın Tayland'ta yönettiği bir gizli işkence hapishanesinde terör şüphelilerine su işkencesi yapıldığını gösteren video görüntülerinin imha edildiği de açığa çıkmıştı.
İngiliz Telegraph Gazetesi'nin haberine göre Gina Haspel, 2002'de terör şüphelisi olarak alınan Ebu Zübeyde ve Abdal Rahim al-Nashiri'nin su işkencesi gördüğü 'siyah alan' biriminden sorumluydu. Gizliliği kaldırılan CIA belgelerinde de El Kaide şüphelisi Ebu Zübeyde'nin bir ay içinde 83 kez 'waterboarding' yöntemiyle sorgulandığı açıklanmıştı. Haspel işte bu olayın da baş sorumlusu olarak görülüyor. Haspel'ın ayrıca, 2002 yılında Cumhuriyetçi Başkan George W. Bush yönetiminde kurulan 'Kedi Gözü' adlı bir gizli hapishaneden de sorumlu olduğu belirtiliyor.
ABD MÜESSES NİZAMI EVRİM GEÇİRİYOR
CIA'e 1985 senesinde giren ve vaktiyle Türkiye'de de görev yapan Haspel, 17 Mayıs 2018'de CIA Başkanı olmuştu. Joe Biden yönetiminin CIA'in başına getirmeyi düşündüğü William J. Burns (Geçmişi Olmayan Adam filmindeki CIA ajanı karakter Jason Bourne ile isminin fonetik açıdan uyumlu olması da bir rastlantı) Türkiye'yi yakından tanıyan bir diplomat. 33 yıllık kariyerinde birçok görevde bulunan Burns, Barack Obama döneminde dışişleri bakan yardımcılığı görevini üstlenmiş ve Hillary Clinton ile çalışmıştı. Dışişleri bakan yardımcılığı sırasında sık sık Türkiye'ye gelen ve temaslarda bulunan Burns, o dönemde Suriye krizi, İran'ın nükleer programı, terörle mücadele ve Kıbrıs konularıyla ilgili görüşmelere katılmıştı.
Burns 2012 senesinde "Türkiye'nin, ortak düşmanımız PKK ile mücadelesine çok güçlü bir şekilde destek veriyoruz" demişti. Ancak Türkiye'nin, sözde müttefik ABD'nin oyalayıcı söylemlerine kandığı 2012 yılının üzerinden dokuz yıl geçti. Eski çamlar bardak oldu yani.
ABD müesses nizamının PKK/PYD konusundaki çizgisi açık artık. Aynı müesses nizam, işkence sicili kabarık Gina Haspel'ı vaktiyle korumuş, hatta onu başkanlıkla da ödüllendirmişti. Fakat Haspel'ın aynı özelliği bugün müesses nizam tarafından köşeye itilmesinde etkili oldu. Haspel'ın 'metazori istifası'nda asıl şifre bu.
ABD müesses nizamı denilen o meşhur iktidar odağına gelirsek… Haspel kararından anlaşılıyor ki, o da ülkenin değişimine göre bir evrim geçiriyor. Daha doğrusu -devletler ya da onların müesses nizamları bir ruh ise şayet- reenkarnasyonla yaşayabileceği yedi bir beden arıyor. Bakalım Biden ve yönetimi aradığı bedeni ona verebilecek mi?