AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ovalı, dokulardaki hücreler arası mesafede sıvı dengesinin sağlanmasında, o dokudaki kan damarlarının ve doku direncinin önemli rolü olduğunu anlattı.
Uzun otobüs yolculuklarından sonra herkesin ayakları ve bacaklarında bir miktar şişme yaşadığını aktaran Ovalı, "Ya da bir yere şiddetli çarptığımız zaman da çarptığımız yerde şişme olur. Normalde deri ve diğer dokularda hücreler arası mesafede fark edemeyeceğimiz düzeyde bir miktar sıvı vardır. Ancak, dokularda normalden fazla sıvı toplanırsa, buna 'ödem' denir." bilgisini verdi.
Ödemin bir hastalık değil, hastalık belirtisi olduğunu kaydeden Ovalı, kollarda, bacaklarda, yüzde, göz kapaklarında, vücudun her yerinde ve hatta iç organlarda dahi ödem olabileceğini söyledi.
Ovalı, travma ve cilt enfeksiyonu gibi doku bütünlüğünün ve direncinin bozulduğu durumlarda ödem oluşacağını dile getirdi.
"KALP YETMEZLİĞİ DE ÖDEME NEDEN OLABİLİR"
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ovalı, damarlardaki sıvı basıncını (hidrostatik basıncı) artıran durumlarda da ödem oluşacağına işaret ederek, "Kalp yetmezliğinde, kalbin kanı pompalama ve vücuttaki kanı geri toplama gücü de azalacağından vücuttaki kan özellikle toplar damarlarda göllenir ve böylece damarlarda artan hidrostatik basınç nedeniyle damar dışına fazla miktarda sıvı sızar ve ödem oluşur." diye konuştu.
Bu ödemin yer çekiminin etkisiyle bacaklarda daha belirgin olmakla birlikte ileri evre kalp yetmezliklerinde kalçada, belde, karın boşluğunda, karaciğerde ve akciğerlerde bile oluşabildiğini aktaran Ovalı, "Akciğerdeki ödem nedeniyle hastalar nefes darlığı çekebilmekte ve bu hastalar yattıklarında yakınmalar arttığından oturur pozisyonda uyumak zorunda kalabilmektedir." bilgisini verdi.
"DOĞUM KONTROL HAPLARI GİBİ BAZI İLAÇLAR DA ÖDEM NEDENİ"
Uzm. Dr. Önder Ovalı, böbrek yetmezliğinde de idrarla vücuttan yeterince sıvı atılamadığından hidrostatik basınç artarak ödem oluşabildiğini belirterek, "Bazı karaciğer ve siroz hastalarında da artan hidrostatik basınç nedeniyle bacaklarda ve karın içinde ödem oluşabilir." dedi.
Bacaklardaki veya diğer yerlerdeki varislerde de yapısı bozulmuş ve genişlemiş olan damarlarda göllenen kan nedeniyle damarlardaki basıncın artacağını ve ödem oluşacağını dile getiren Ovalı, "Kanın bu genişlemiş varisli venlerde göllenmesi ve yavaş hareket etmesi, orada pıhtı oluşumuna ve damar duvarı iltihabına da sebep olarak ödemin hızla artmasına, ağrı ve kızarıklığa da yol açabilir." şeklinde konuştu.
Ovalı, sıvıyı damar içinde tutan onkotik basıncın ise albümin gibi bazı proteinlerin oluşturduğunu kaydederek, "Albümin eksikliğinde damardaki onkotik basınç azalarak ödem oluşur. Bazı karaciğer hastalıklarında albümin yapımı azalabilir, bazı böbrek hastalıklarında da idrarda albümin kaybı artabilir. Yine ileri evre kanser hastalarında veya beslenme yetersizliklerinde de protein-albümin eksikliği olabileceğinden ödem gelişir." ifadelerini kullandı.
Hipertansiyonda ve şeker hastalığında özellikle kalp ve böbrek de etkilenmişse ödem olabileceğini vurgulayan Ovalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı yüksek tansiyon ve şeker ilaçları, kortizon gibi romatizma ilaçları, doğum kontrol hapları gibi bazı ilaçlar da vücutta ödem yapabilmektedir. Vücudumuzda kan dolaşımından başka bir de lenfatik dolaşım vardır. Örneğin meme kanseri nedeniyle ameliyat olmuş ve koltuk altı lenf bezleri alınmış hastalarda lenf damarlarındaki akım bozulabileceğinden o taraftaki kolda şişme ve lenf ödem olabilir. Ancak bu ödem daha sert bir ödemdir ve üzerine parmakla basınca çökme oluşmaz."
"ÖDEM NEDENİ BELİRLENMEDEN İDRAR SÖKTÜRÜCÜ KULLANILMAMALI"
Uzm. Dr. Ovalı, tiroit bezinin az çalışmasına yol açan tiroit hastalıklarında, böbrek üstü bezinin veya hipofiz bezinin fazla çalışmasına bağlı olarak vücutta kortizon hormon fazlalığında ödem olabileceğini belirterek, "Romatizmal hastalıklarda eklem çevresinde ödem olabileceği gibi kalp ve böbreklerin etkilendiği romatizmal hastalıklarda tüm vücudu ilgilendiren ödem söz konusu olabilir. Bazı alerjik hastalıklarda da özellikle yüzde ödem (anjioödem) olabilir. Hamilelikte ve bayanlarda adet dönemlerinde de fizyolojik olarak ödem olabilir." şeklinde konuştu.
Ovalı, vücutta ödem olduğundan şüphe edildiğinde sebebi tıbben ortaya koyulmadan bitkisel veya ilaç olarak idrar söktürücü maddeler kullanmaması gerektiğine işaret ederek, "Çünkü doktor kontrolü dışında yapılan bu tür idrar söktürücü girişimler hayati sonuçlar doğurabilecek ciddi sodyum-potasyum dengesizliğine ve tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Tek başına ödemin değil ödeme sebep olan hastalık tespit edildikten sonra o hastalığın tedavisi yapılmalıdır." uyarısında bulundu.
Tuz tüketiminin çok fazla olduğu Türkiye'de tuz tüketimini azaltmanın, şeker tüketimini de azaltarak kilo vermenin, uzun süre hareketsiz kalmamanın ödemle seyreden hastalıklarda ödem gelişimini azaltacağını vurgulayan Ovalı, "Bu tür önlemler her açıdan genel sağlığımızı da olumlu etkileyecektir." tavsiyesinde bulundu.