"Edinsel Bağışıklık Yetmezlik Sendromu"nun "AIDS" olarak tanımlandığını ifade eden Şenol, "Günümüzde yalnızca ileri dönem hastalık için kullanılmaktadır. Hastalık erken dönemlerinde etkenin adıyla 'HIV İnfeksiyonu' olarak tanımlanmaktadır." diye konuştu. Şenol, hastalığın en sık korunmasız cinsel ilişki ve damar içi ilaçların "ortaklaşa" kullanıldığı iğnelerle bulaştığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Fazla bulaşıcı olduğu düşünüldüğünden, bu kişileri 'izolasyon'a götüren hastalığın nasıl bulaşmadığı bir kez daha vurgulanmalıdır. Hastalık, aynı ortamı, yemeği ve suyu paylaşmak, aynı tuvaletleri kullanmak, öpüşmek, tokalaşmak hatta korunmalı cinsel ilişki ile bulaşmaz.
Tedaviye başlanmış hastalarda ilk 6 ayda virüs kanda saptanamayacak düzeylere gelmektedir. Bu yüzden tedavi altında bulaştırıcılık olasılığı yok denecek düzeydedir. Yine de AIDS hastalığının etkeni olan virüs, vücuttan tümüyle atılamamakta ve en çok da cinsel salgılar ve semende saklandığı bilinmektedir. Bu nedenle AIDS hastaları, yaşam boyu ilaç tedavisi almak ve korunmalı cinsel ilişkide bulunmak durumundadırlar. Ancak iyi takip ile AIDS hastalarının kısa süreli korunmasız ilişki veya tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olabilmeleri sağlanmaktadır."
HIV'e karşı önlemlere de değinen Şenol, "Bu hastalıktan korunmak, korunmalı cinsel ilişki, riskli olduğu düşünülen cinsel veya kan temasları için ilk 72 saat içinde ilaç ile koruma, riskli olduğu düşünülen temaslıların test yaptırmaları ve erken tedavi, cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların tedavisi, erkeklerde sünnet, kadınlarda ilaçlı vajinal halka veya jeller en önemlisi eğitim, bilgi ve farkındalık düzeyinin artırılması ile mümkündür." bilgisini aktardı.
"AŞI ÇALIŞMALARI ÖNEMLİ AŞAMALARI GEÇTİ"
Prof. Dr. Şenol, AIDS'in dünyada yaklaşık 40 milyon kişiyi etkilediğini belirterek, "Yılda yaklaşık 1 milyon ölüme yol açmaktadır." diye konuştu.
Hastalığın özellikle Afrika gibi bölgelerde epidemi şeklinde seyrettiğini vurgulayan Şenol, "Yeni tedavilerle yeni enfeksiyon gelişme oranı dünya genelinde yüzde 35 ve AIDS'e bağlı ölüm oranı yüzde 40 azaldı." dedi.
Şenol, dünyadaki önemli kuruluşların 13-64 yaşlarındaki herkese bir kez HIV testi yaptırılması önerisinde bulunduğunu belirterek, ayrıca gebeler ve gebe kalmayı planlayanların da söz konusu testi yaptırmasının uygun olduğunu söyledi.
AIDS hastalığı ve buna neden olan HIV'in ilk tanımlandıktan sonraki yaklaşık 40 yıllık süre içinde, tanı testleriyle hastalığın hızla ve doğru bir biçimde tanımlandığını anlatan Şenol, yaşam boyu etkin ve güvenli tedavilerle hastaların yaşam süreleri etkilenmeksizin kaliteli yaşam sürdürmesinin sağlandığını vurguladı.
"Ancak koruyucu bir aşısı bulunmamakta ve virüsten tümüyle kurtulmak mümkün olamamaktadır." diyen Şenol, aşı çalışmalarının önemli aşamaları geçtiğini bildirdi. Şenol, "Ancak geliştirilmesi beklenen aşı, koruyucu değil, tedavi edici aşıdır. Böylece birden fazla tedavi yöntemi birlikte kullanılarak uzun etkili iğneler veya vücuda yapıştırılan ilaçlarla aylık tedaviler gibi daha uzun aralıklı tedavilerle hastaların yaşam kalitesi daha da artırılacaktır." diye konuştu.