Doç. Dr. Fahri Yetişir, "Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1997 yılında yaptığı tanımlamada obeziteyi vücutta sağlığı kötü yönde etkileyecek düzeyde yağ birikimi olarak tanımlamıştır. Şişmanlık karmaşık, çok nedenli ve süreğen olan ve kalıtım ile çevre şartlarının etkileşiminden oluşan bir hastalıktır şeklinde tanımlamıştır. Kadınlarda vücutlarının yüzde 30, erkeklerde ise yüzde 25 üzeri olan rakamlarda obezite olarak görülür. Yağ dokusu tüm sisteme etkileyecek şekilde hormonal ve kimyasal maddeler salgılar. Bazı salgılar iştahın açılmasına, doyma sınırının üste çekilmesine ve obezitenin ilerlemesine sebep olur" diye konuştu.
Şişmanlığın sağlığı bozacak komplikasyonlara neden olan, yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyen, genetik ve çevresel etkileşimleri olan ciddi kronik bir hastalık olarak literatüre girdiğini kaydeden Doç. Dr. Yetişir, "Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli 10 hastalıktan biri kabul edilmiştir. Bilimin ulaştığı şu noktada bile sebebi ve oluşum mekanizması tam olarak ortaya konulamamış olmakla birlikte şişmanlık, enerji alımı ve kullanımı arasındaki dengesizlik sonucu ortaya çıkmaktadır. Daha çok enerji alıp daha az harcamaya sebep olan faktörlerin hepsi şişmanlık nedeni olarak sayılabilir. Bu faktörleri 3 gruba ayırabiliriz. Bu üç faktörün etkileşimi sonucunda şişmanlık ortaya çıkmaktadır. Bu faktörler: Genetik Faktörler, Çevresel Faktörler ve Diyete Bağlı Faktörlerdir" ifadelerini kullandı.
OBEZİTE TANISI NASIL KONUR?
"Şişmanlığın bilimsel alanda belirli tanımlama kriterleri mevcuttur" diyen Doç. Dr. Yetişir sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şişmanlık tanısı için bir sürü kıstas mevcuttur fakat en sık kullanılanı vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel çevresi (BÇ) ölçümleridir. VKİ insanın kilosunun (kg) boyunun (m) karesine bölümü ile elde edilir. VKİ=kg/(m). VKİ'ye göre kişiler, vücut kitle indeksi 18.5'ten küçük olanlar zayıf, 18.5-24.9 arası olan normal, 25-29.9 olan fazla kilolu, 30-39.9 olan obez, 40-49.9 olan morbid obez, 50 ve üzeri olanlar ise süper obez şeklinde şişmanlık sınıflarına ayrılır. Bel çevresi ölçümüne göre kalp, damar ve akciğer hastalıkları açısından riskli kabul edilen değerler ise erkekler de 94 santimin üstü artmış risk grubu, 102 santim üstü ise yüksek risk grubuna giriyor. Kadınlar da ise bel çevresi ölçümü 80 santimin üzerinde olanlar artmış risk grubu, 88 santimin üzerindekiler de yüksek risk grubuna giriyor. Son yıllarda şişmanlık iki kat artarak, yapılan araştırmalara göre Türk erkeklerinin yüzde 25'i, kadınların ise yüzde 44'ünde obezite saptanmış."
OBEZİTE CERRAHİSİ KİME UYGULANMALI?
Obezitede hastaların hangi tedavi yöntemi ile devam edileceğine, başka hastalıkların bulunup bulunmaması, beslenme şekli ve vücut kitle endeksinin değerlerine göre karar verileceğinin altını çizen Doç. Dr. Yetişir, "Obezitenin tedavisi ana hatları ile ikiye ayrılabilir: Cerrahisiz tedavi yöntemleri; diyet, egzersiz, yaşam şekli değişikliği, psikoterapi, yoga, akupunktur ve ilaç tedavileridir. İkincisi ise cerrahi ile kombine yöntemler. Herhangi bir hastalığı olmayan bireyde VKİ'si 40'ın üstünde ise veya yandaş hastalıklarla birlikte VKİ'si 35'in üstünde ise, obezite cerrahisi tercihedilmelidir. Operasyon risklerinden endişe duyan kişiler genellikle cerrahisiz yöntemlerle kilolarından kurtulmayı hedeflerler ama özellikle morbid obez olan bireylerde cerrahisiz yöntemler başarısız olmaktadır. Cerrahisiz yöntemler kilo verme işleminde kısa süreli başarı sağlayabilse de uzun dönemde başarısız olmakta ve hastalar tekrar kilo almaktadırlar. Bu durumlarda cerrahi ile kombine tedaviler şu an için tek kalıcı tedaviyi seçeneği olarak görünmektedir. Obezite cerrahisi konusunda uzman ve deneyimli bir ekip tarafından uygulanan operasyonlarda risk oranları oldukça düşüktür. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki obezite ameliyatı yapılan morbid obez hastalar ameliyat olmayanlara göre 12 yıl daha fazla yaşamaktadırlar. Ayrıca ameliyat sonrasında obeziteden kurtulmanın yanında obezite ile ilişkili olan şeker hastalığı, yüksek tansiyon, akciğer hastalıkları, eklem hastalıkları gibi bir sürü hastalıktan da kurtulmaktadırlar" dedi.