Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde hizmet veren Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kenan Taştan, ozon tedavisi, hacamat, hipnoterapi, fizyoterapi ve akupunktur tedavi yöntemlerini uyguluyor.
Taştan, merkezde bağımlılıktan kurtulma, fobileri yenme ve çeşitli hastalıkların tedavisini yaptıklarını belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın genelgesi doğrultusunda aldıkları eğitimle hipnozla da tedavi yaptıklarını söyledi.
Hipnozla tedavide etkili sonuçlar aldığını anlatan Taştan, yoğunluktan dolayı zaman zaman iki-üç ay sonrasına randevu vermek zorunda kaldığını ifade etti.
Hipnozla tedavinin Türkiye genelinde yaygınlaşacağını belirten Taştan, "Başarı oranımız iyi. Hipnozun yakın bir dönemde Türkiye gündemine sık geleceğini düşünüyorum. Son dönemlerde özellikle ağrısız doğumlarda ve çeşitli ameliyatlarda hipnoz kullanılıyor. Biz yavaş yavaş asistan yetiştirerek ve bu eğitimlerin içine dahil olarak daha aktif bir rol alacağımızı düşünüyorum" dedi.
Taştan, hipnozun halk tarafından bilinenin aksine tedavi yöntemi olarak kullandığını vurgulayarak, "Hipnoz sahne sanatı değildir. İnsanları eğlendirmek için veya şaşırtmak için yapılan birtakım atraksiyonlar değil, bence bir terapi usulüdür. Nasıl ki bilinçsel, davranışçı, dinamik terapiler varsa hipnoterapi de bunlardan bir tanesi, bunların hepsinin harmanlandığı bir terapi. Dolayısıyla artık hipnozun bizim gündemimize daha aktif geleceğini ve daha fazla tamamlayıcı, alternatif tedavi olarak kullanılacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Taştan, hipnozun en fazla sigara bırakma tedavisinde kullanıldığını ifade ederek, hastaların sigara bağımlılığından kurtulmaları için kişinin bilinçaltına, esas yöneten kısmına telkin verdiklerini söyledi. Bunun daha etkili bir tedavi olduğunu anlatan Taştan, şunları kaydetti:
"Günümüzde insanların yüzde 99'u sigaranın zararlı olduğunu zaten biliyor. Bilinçli olarak kanser yaptığını, bütçeye zarar verdiğini, bilinçli olarak sorduğunuzda size 'ama' ile dönüşler yapıyor. Biz bilinçli kısmına hipnoz öncesi ve sonrası telkin veriyoruz ama esas olan yüzde 92'lik kısmına bir daha sigara içmemesini ve hangi davranışı koymasıyla ilgili telkinlerde bulunuyoruz. Kimine göre de sigarayı bırakmış ve kendini daha çok pozitif haliyle ilgili telkinler veriyoruz. Bu kişinin durumuna göre, kişilik yapısına göre değişiyor."
"Türkiye'deki diğer terapilerden farklı olarak, hastanın kişilik tipleri benim uzmanlık alanım. Bu konuda kendi soyadımla ilgili yurtdışında yayınlanmış bir ölçeğim var. Merkezimize gelen her hastanın öncelikle kişilik tipini keşfediyorum ve verdiğim telkinler onun kişilik tipine uygun olan telkinler oluyor" diyen Taştan, bu uygulamanın hipnoterapinin başarısını arttırdığını belirtti.
Taştan, "Özellikle sigara ve obezitede, kişi sigarayı bıraksa da veya istediği ideal kiloya gelse de belli dönemlerde bana gelmese bile ben onu arıyorum, yaptığımız tedavinin etkinliğini 3 ay, 6 ay sonra tekrar değerlendirme şansımız oluyor" dedi.
Merkezde en sık obezite tedavisi yaptığını dile getiren Taştan, "Ağırlıklı olarak obeziteyle mücadele, sigara bırakma ve cinsel sorunlar için merkezimize başvuruyorlar. En çok karşılaştığımız dirençlerden birisi de obezite tedavisi. Bize genellikle 'morbit' ve 'komorbit' değimiz aşırı kilolu insanlar geliyor" diye konuştu.
"Öncelikle ben hipnoterapiden önce doktor olduğum için sağlıklı kilonun nasıl verileceğini onlara anlatıyorum" diyen Taştan, sözlerini şöyle tamamladı: "Kendi zihinlerindeki ideal kiloyu tespit ediyoruz ve zaman içinde ayda 4, maksimum 5 kilodan fazla olmamak üzere belli periyotlarla hedefledikleri kiloya gelmelerini sağlıyoruz. Bizim yaptığımız terapilerde avantaj şu; yapılan çalışmalar obezite tedavisinde kilo veren insanların yüzde 80'i iki yıl içerisinden tekrar o kiloları alıyorlarmış. Biz bu kiloları tekrar almamalarıyla ilgili telkinlerde bulunuyoruz. Tedavisi sonrası da hastalarımızı takip ediyoruz."