Prof. Dr. Şahin, Doğu Karadeniz'de sıkça rastlanılan tiroit hastalıklarının dünyada medikal açıdan en sık rastlanılan hastalıkların başında geldiğini belirterek, tiroit bezinin iyotu sevdiğini ve kullanmak istediğini söyledi.
Yeterince iyot alınmaması durumunda tiroit bezinin çalışmayacağını ve büyümeye başalayacağını anlatan Şahin, "Tiroit bezi çalışmayıp büyüdüğü zaman, nefes almamız ve yemek yememiz de sıkıntılara yol açabilir. Karadeniz bölgesinde de iyot eksikliğinden kaynaklanan rahatsızlıklar çok görülüyor. Doğu Karadeniz'de guatr hastalığının görülmesindeki ana neden karalahana dediğimiz sebze. Bu sebzenin iyot eksikliğine ve guatr oluşmasına neden olabilecek özelliği var" diye konuştu.
Prof. Dr. Şahin, Doğu Karadeniz'deki guatr hastalıklarının sebebini sadece karalahanaya bağlamanın da doğru olmadığını ifade ederek, "Lahana sadece bir etken. Bunun yanında kirlenen deniz suyundaki metallerin etkisi, hava durumu, nem durumu da etken. Her bölgenin ana etkeni farklıdır. Bu bölgede lahana ana etken olurken İç Anadolu veya Orta Anadolu bölgesinde de şeker pancarı etken olur" ifadelerini kullandı.
Doğu Karadeniz'de tiroit bezi hastalıklarının özellikle Rize'de çok yaygın olduğunu belirteren Şahin, "Tiroit bezi hastalığı Rize başta olmak üzere Doğu Karadeniz'de çok yaygın ve belli bir yaş aralığı yok. Daha çok 30 ile 50 yaş arasındakilerde görülüyor. Zaten 70 ile 80 yaş grubu vatandaşlarımızın çoğunda görülüyor. Çocuklarda ise görülme olasılığı çok fazla değil" ifadelerini
kullandı.
Guatrın engellenebilecek bir hastalık olduğunu belirten Şahin, "Hastalar iyot dengesini sağlamak için ekstra bir şey yemeyecekler. Dışardan iyot için bir vitamin almayacaklar. Guatr engellenebilecek bir hastalık. Eğer hastalıkla ilgilenmezseniz sorun teşkil eder. Türkiye ortalamasında tiroit hastalıkları ameliyatı yapılan hastaların yaklaşık yüzde 20'si kadarı kanser olabiliyor. Bu, beş hasta ameliyat olsa biri kanser çıkar demektir. Rize'deki hastalarımızda ise bu oran yüzde 46 civarında. Bu bizim ameliyat ettiğimiz iki hastadan biri normal, biri kanserli çıkıyor demektir. Bunda Çernobil faciasının önemli etken olduğu konusunda çalışmalar yapıldı" dedi.
Normalde tiroit hastasında kanser riski açısından şüphelenmediklerini ifade eden Şahin, "Rize'de gördüğümüz küçük bir nodülden bile şüpheleniyoruz ve biyopsi yapıyoruz. Ardından şüphelenmemizde de haklı çıktığımızı görüyoruz. Bölgede tiroit hastası olan insanlarda kanser olma oranının yüksek olması bizim için tehlike oluşturuyor. Bu genç ya da yaşlı fark etmiyor" diye konuştu.
HER GUATRI OLAN AMELİYAT EDİLMİYOR
Tiroit bezinin fazla çalışmasının sağlık açısından tehlikeli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Dursun Ali Şahin, şunları söyledi:
"Aşırı terleme, sinirlilik, zayıflama, kilo almama gibi durumlarda, tiroitin fazla çalışmasında zehirli tiroit dediğimiz bir durum söz konusu olur. Eğer tiroit bezi çok çalışırsa azaltmak için belli ilaçları veriyoruz. Cerrahi müdahaleyi, ilaç tedavisi uygulamamıza rağmen toparlayamayan hastalarımıza uyguluyoruz. Verdiğimiz ilaçlarında bazı yan etkileri olduğu için onları da sık kullandırmıyoruz. Hemen cerrahi müdahale etmiyoruz. Zaten her guatırı olan hastayı ameliyat etmekte doğru değil"
Şahin, vatandaşların tiroit beziyle alakalı bir rahatsızlıklarının olup olmadığını en yakın aile hekimine başvurup yaptıracakları basit bir kan testiyle öğrenilebileceğini belirterek, Karadeniz bölgesinde ailesinde guatr hastalığı olan vatandaşların en azından yılda bir kere muayene olmaları gerektiğini sözlerine ekledi.