Bir iyilik gönüllüsü "Burada para geçmez" diye bağırıyor, diğeri araçtan meyve ve sebze kasalarını tek tek sokağa diziyor. Adeta bir semt pazarı havası var. Tek bir farkla! Herkes hayır için çalışıyor. "Dünyayı iyilik kurtaracak!" diyen gönüllüler hayır pazarını her cumartesi günü açıyor ve ihtiyaç sahiplerini bekliyor. Burası Tophane'deki Beyazıd-ı Cedid Camii önü. İyiliğe gönül verenler ise Tophane sakinleri. 17 ay önce Beyazıd-ı Cedid Camii Derneği'ni kurmaya öncülük etmiş Refik Yavuz. Fikrini Tophane esnafıyla paylaştığında hayırda yarışmış esnaf, "Biz de varız!" demişler.
VİCDAN MUHASEBESİ
Dernek Başkanı Yavuz hayır pazarını ihtiyaç sahiplerine hazırlarken amaçlarını anlatmaya başlıyor: "Biz evimizde her tür sebze ve meyveyi yiyebilirken 'Neden Tophane halkının garibanlarına, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayalım!' diye bir vicdan muhasebesi yaptık. İlk başta 'Esnafa dağıtalım, onlar versin' diye düşündük. Sonra meyve ve sebzeleri sokakta ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başladık. Böylece pazar havasını yaşadılar!" Sokakta gençler de var yaşça büyük olanlar da. Her bir gönüllü başka bir ürünün başında duruyor, paketlemeye başlıyor. Tophaneliler ise dernek üyelerine selam veriyor, bir ihtiyaçları olup olmadığını soruyor. Meyve ve sebzeler poşetlenirken biz de koyu bir sohbete başlıyoruz.
İMECE USULÜ İYİLİK
İmece usulü iyiliğin yaşandığı hayır pazarına ilk başlarda 30 aile gelirmiş. Sonradan Yavuz, mahallenin kadınlarından ihtiyaç sahiplerine duyurmalarını rica etmiş. Şimdi hayır pazarına 180 aile geliyor. Her hafta başka meyve-sebze dağıtılıyor. Bu hafta pazarda portakal, ayva, bezelye, kabak, maydanoz ve yumurta var. Hiçbir iklim şartına aldırmadan pazarı açtıklarını, her şeyden birer kilo dağıttıklarını söylüyor Yavuz: "Aileler de sanki parasını veriyormuş hissi yaşayarak hayır pazarından malzemesini alıp gidiyor. Toplamda bir ton civarında dağıtım yapılıyor" diyor. Mahalleliye çağrıda da bulunmuş dernek başkanı. "Bizim halden satın alıp getiremediğimiz ürünleri getirin, isterseniz başında durarak dağıtın" demiş. Çağrısını karşılıksız bırakmamış mahallenin hayırseverleri. Kimi zaman bulgur, pirinç, zeytin, peynir ya da başka yiyecekler getirmişler. Zaten istedikleri de hayır pazarındaki çeşitliliğin artması. Cami önünü ise farkındalık ve camilerin önlerinin faal olmasını istedikleri için seçmişler. Çoğu gönüllü Tophane'de doğma büyüme. Hepsi de birbirinin çocukluk arkadaşı. Gönüllü Mehmet Sıtkı Tolmuş (66) söz alıyor: "Hayırseverlik, Tophane halkının hassasiyeti. Bu Osmanlı'dan kalma. Ahali komşusu açken, kendisi aç yatmaz! Hayır pazarında sıraya kim girdiyse 'Sen niçin geldin?' denmez" diyor. Sabah erken saatlerde sokağa gelip akşam saatlerine kadar sokakta kalsalar da yorulmak nedir bilmiyorlar. Her bir bölümden de bir gönüllü sorumlu!
İFTAR DA VERİYORLAR
Çocuklar da yardım faaliyeti içinde. Yavuz'un çocukları İsmail Erdem (12) ve İbrahim Ethem (14) ise sokakta tezgâh kurarak hayır pazarını büyütmeyi hayal ediyor. Dernek Başkanı Yavuz söze girip "Çocukların küçük yaşta iyilik yapmasını öğretmek amacımız. Ayrıca bu mübarek ay için imkânı olan insanlarımız kumanyaları hazırlasın, kendileri gelip dağıtsın, iftar vermek istiyorlarsa müracaat etsinler, iftar verelim!" diyerek davette bulunuyor. Saat 17.00'ye doğru kalabalık artıyor. Kadınlar bir yanda sıralanmış erkekler diğer yanda. Kimi utana sıkıla gizleniyor, kimi mahalleden tanışık olmanın verdiği sıcaklıkla rahat davranıyor. Burada sadece Tophaneliler de yok. İstanbul'un diğer ilçe ve semtlerinden de gelenler var. Gönüllüler yardım poşetlerini ilk başta yaşlı kadınlara ve hastalara öncelik vererek dağıtmaya başlıyor.
DUALAR YANKILANIYOR
Hayır pazarının çığırtkanı "Hayır sahiplerine dua edin! Bu pazarda para geçmeeez, her şey parasızzz" diye bağırıyor. İhtiyaç sahiplerinin ise "Allah razı olsun, Allah kabul etsin" duaları yankılanıyor. Sırada bekleyen ev hanımı D.Ç: "Burası sanki pazardaymış gibi alışveriş yapma hissi veriyor. Hayırlar çoğaldı, dualar da arttı. Herkes birbirinin yardımına koşuyor" diyerek sırasına dönüyor. Sibel Evcil (38) ise "Burada dostluk ve kardeşlik var. Bu tür pazarların artmasını isteriz!" diyor. Ev hanımı Zübeyde Güner ise (69) hasta eşiyle yaşıyor, geliri de yok. Mahallede kimsesi olmayan 80 yaşındaki kapı komşusu için de yardım paketinden alıyor. Her birinin ayrı bir hikâyesi var; eller yardım paketine uzanırken, yüzler gülüyor, gözlerde mutluluk beliriyor.