Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler son dönemde oldukça gergin bir şekilde seyretmektedir. Bunun da temel nedenlerinin başında Yunanistan'dan Türkiye'ye karşı peş peşe gelen hamleler ve Yunanistan yetkilileri tarafından yapılan haddi aşan açıklamalar gelmektedir. Bölgedeki gelişmelerin ve Batılı devletlerin bölgesel siyasetlerinin zorlamasıyla Türkiye'nin son dönemde savunma sanayinde gerçekleştirdiği hamleler ve kriz noktalarına yaptığı müdahaleler dolayısıyla paniğe kapılan Yunanistan, her fırsatta Türkiye karşıtı siyaset üretme çabasındadır.
Aslına bakılırsa Türkiye, Yunanistan'ı bırakıp daha büyük ölçekte bir bölgesel oyuncu olduğunu ve küresel aktörlerle etkileşim içerisinde bir bölgesel politika izlediğini gösterdi. Dolayısıyla Yunanistan Türkiye için bir bölgesel rakip olmaktan çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan dolayı da Yunanistan sürekli olarak İsrail, Rusya, ABD ve Avrupa Birliği gibi aktörler üzerinden Türkiye'yi sınırlandırmaya çalışmaktadır. Bunun için de özellikle Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi dışarıda bırakan projeler geliştirmeye öncülük etmeye başladı.
Buna mukabil de Türkiye, kendisine yönelik bu kuşatma planlarını bertaraf eden adımlar attı. Bu bağlamda hem bölgeye petrol ve doğalgaz arama gemilerini gönderdi, Libya ile deniz yetki antlaşması imzaladı, bölgede geniş çaplı askeri tatbikatlar yaptı.Ancak, Yunanistan eski alışkanlıklarını sürdürerek Türkiye'yi rahatsız edecek adımlar atma ve diğer bölgesel ve küresel aktörleri bu yönde harekete geçirmektedir. Özellikle yakın zamanda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Navtex ilan etmesi ve Ayasofya'nın camiye çevrilmesinden sonra Yunanistan'ın Türkiye karşıtı hamleleri de arttı. Bu hamlelerin son halkası da ABD'ye Dedeağaç'ta bir askeri üs kurma teklifinde bulunması ve ABD'nin de buna olumlu cevap vermesidir.
Dedeağaç Yunanistan'ın Türkiye sınırına yakın (yaklaşık 30 kilometre) önemli liman kentlerinden biridir. Yunanistan'ın ABD'ye burada bir askeri üs kurma teklifini götürmesinden sonra ABD'nin buraya asker gönderdiği basına yansıdı. Her ne kadar iki ülke arasında yaşanan bir olay gibi görünse de bu gelişmenin bölgesel etkileri de vardır. Doğal olarak, bu gelişmeden en fazla etkilenecek ülke de Türkiye'dir.
ABD'nin Yunanistan büyükelçisi Goeffrey R. Pyatt ile Yunanistan Savunma Bakanı Nikolas Panagiotoploulos 23 Temmuz'da Dedeağaç Limanı'nı ziyaret edip hem üssün açılışını gerçekleştirdiler hem de ABD ordu birliklerinin sevkiyatını incelediler. ABD yetkilileri, Dedeağaç'a yaptıkları askeri ve silah yığınağı için NATO tatbikatlarını gerekçe gösterdiler. ABD Dedeağaç'ta hem deniz hem de hava üssü kurmak için ilk adımları attı. Şehre helikopter, askeri araçlar ve mühimmat aktarımı yapıldı.
Sınırına olan yakınlığı dolayısıyla Türkiye'nin Dedeağaç hakkında hassas olunması gerektiğini göstermektedir. Bir kere, Dedeağaç şehri, silahsızlandırılması gereken 30 kilometrelik alan içerisinde bulunmaktadır. Kurulan askeri üs, Çanakkale ve İstanbul boğazlarını tehdit edebilecek bir gelişmedir. Boğazlar önü bölgenin silahlandırılması uluslararası antlaşmalarla yasaklanmış olduğundan askeri üs kurma da uluslararası hukuka aykırı olmuş olur.
İkinci olarak, Dedeağaç'ın Batı Trakya'da bulunan bir şehir olması önemlidir. Türk azınlığın yoğun yaşadığı Batı Trakya'nın en önemli şehirleri İskeçe ve Gümülcine ile Türkiye'yi birbirine bağlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye ile bu iki önemli şehir arasında askeri bir tampon bölge kurmak anlamına gelecektir.
Üçüncü olarak, Almanya'dan askerlerinin bir kısmını çeken ABD, bu askerlerin bir bölümünü Doğu ve Güneydoğu Avrupa'daki ülkelere kaydıracağını açıklamıştı. Anlaşılan bunun bir kısmı da Yunanistan'a nakledilecektir. Ege ve Doğu Akdeniz'deki varlığını arttırarak Rusya'nın bölgedeki gücünü dengelemeyi amaçlamaktadır.
Dördüncü olarak, ABD Dedeağaç, Bulgaristan ve Romanya üzerinden yeni bir hat oluşturarak Türk boğazlarının stratejik değerini düşürecek bir hamle olarak görülebilir. Böylece ABD'nin Rusya ile rekabetinde Türkiye'ye daha az ihtiyacı olacak, dolayısıyla daha rahat Yunanistan'dan yana tavrı alabilecektir.