Turizm rehberlerinde mutlaka görülmesi gereken şehirler listesinde belki hiçbir zaman Paris, Londra ve Roma'nın önüne geçemedi ama Barselona dünyanın dört bir köşesinden gelen gençlerin favori adresi olmayı başardı. Gaudi'nin eserleriyle dolu caddelerinde dolaşan, Dali'nin şaheserlerini görebilmek için Figueres kasabasının yolunu tutan, dünyanın bir numaralı restoranı El Bulli'de Ferran Adria'nın sanat eseri tabaklarındaki lezzetleri tatmak için bir yıl önceden rezervasyon yaptıran 40 yaş üstü gezginler hep vardı ama gençlerin ajandasında Barselona bir başkaydı. Müzik festivalleri, sokak lezzetleri, plajlar ve elbette Camp Nou'da Barcelona maçı izlemek, dünya gözüyle Messi'yi görmek, kulübün müzesinde kupalar ve sanat eserleri arasında dolanmak ve Arjantinli 10 numaranın formasını almadan kulüp mağazasından ayrılmamak..
Barselona şehri, pandemi öncesinde turiste doymuş, yerel halk kalabalık turist gruplarından rahatsızlığını şehrin dört bir köşesine astıkları pankartlarla göstermeye başlamıştı. Genç turistler pahalı oteller yerine kendi kuşaklarının favori sitesi Airbnb üzerinden daire buluyorlar, Barcelona maçı izlemek istediklerinde ise kulüp üyelerinin kombinelerini sezon başından kendilerinden satın alan karaborsacılardan bir maçlığa giriş için o kombineleri kiralıyorlardı. Şehir merkezindeki apartmanlarında ellerinde valizlerle girip çıkan turistlerle bir arada olmaya itirazları vardı Barselona halkının, ortada bir güvenlik problemi vardı ve Airbnb simsarı şirketlerine astronomik fiyatlarla evlerinin kira yönetimini teslim eden yaşlı kuşak yüzünden şehirde çalışan genç beyaz yakalılar ev bulmakta zorlanıyordu. Camp Nou'da Uzakdoğu'dan gelen zengin turistler ise karaborsacılara bir Barcelona-Real Madrid derbisini izleyebilmek için iki bin Euro'yu gözden çıkartıyorlardı...
***
Turistlere "Defolun" pankartları açan Barselona halkının onları her zaman sevindiren bir futbol takımı ve Messi'leri vardı. O, bir zamanlar Barça forması giyen Maradona'ya benzemiyordu. Arjantinli efsane gece hayatı ve saha içindeki kavgalar yüzünden Napoli'nin yolunu tuttuğunda şehirde sadece iki yılı geride bırakmıştı. Messi öyle miydi? Çocuk yaşta geldiği Barselona onun evi gibiydi ve evinin üzerinden geçen özel uçakların rotası bile o uykusunda rahatsız olmasın diye değiştirilmişti. Pandemi güzel bir rüyadan uyandırdığı Barselona halkını dünyanın dört bir köşesinde olduğu gibi kabus dolu günlere sürükledi. Yaş ortalaması yüksek ülkede personelin terk ettiği huzur evlerinde yalnız bırakılan yaşlı insanlar hayatlarını kaybediyor, ülkenin başkentinde buz pisti salonu geçici olarak morg görevi görüyordu.***
Messi ve Barcelona birbirlerini çok seven ama beraber oldukları her dakika birbirlerine zarar veren iki sevgili gibiydiler. Ayrılmak bir tercih değil zorunluluktu, Arjantinli, Paris uçağı için kiralık tabelalarıyla dolu caddelerden geçip havaalanının yolunu tutarken Barcelona kulübü başının çaresine bakmak zorundaydı. Akdeniz kıyısında bir şehir şimdi yaralarını sarıyor, "Defolun, sizi istemiyoruz" dedikleri turist kafilelerinin sayısı bugünlerde arttıkça keyfi yerine gelen esnaf, Camp Nou'da bir başka Barcelona izleyeceğinin farkında. Xavi, Iniesta, Neymar, Messi'li yılların hatırası artık akşam 10'da oturulan sofralarda yaşatılıyor... Pırlanta Barcelona, bugünlerde kristal gibi, her maçı kaybedilecek kadar kırılgan ama genç oyuncuların parlayacağına da inanan bir kulüp... O gençlerden ikisi Türk ve tesadüfün böylesi, ikisinin de soyadı Demir... Avusturya'da yaşayan Trabzonlu gurbetçi ailenin oğlu Yusuf ve Kayseri'den Emre... Haftaya Yusuf Demir ile devam etmek üzere iyi pazarlar...