Barselona güzel şehir, Akdeniz kıyısında güneşi bol, Gaudi'nin şaheserlerinin caddeleri süslediği, mutfağı lezzetli bir turist destinasyonu. Peki Barselona'da yaşayanlar mutlu mu? Plajlarında günde 18 saat insanların spor yaptığı, şehir planlamasıyla Paris ile yarışan, tarihi dokusunu koruyan ve Messi'li Barcelona kulübüne ev sahipliği yapan bir şehirde yaşayanlar gerçekten mutsuz olabilirler mi? Bir adamın mutsuzluğundan eminim sözü ona getireceğim ama milyonlarca turistin geldiği Barselona'nın eski Barselona olmadığından yakınanlar ve bir şehrin kimliğini kaybettiğine dair belgeseller arşivlerde. Şimdi mutsuz adamın hikayesine gelebiliriz...
Portekiz'de Porto'ya yakın bir kasabada doğan Andre Gomes, Benfica alt yapısından yetişti ve İspanyol kulübü Valencia onu kiraladığında sadece 21 yaşındaydı. Ülkesinde 14 maç forma giyen bir futbolcu için büyük sınavdı elbette. Gomes o sınavdan tam puan aldı ve kadrosundaki yıldızları kaybetmiş Valencia'nın geçiş döneminde iki sezonda 11'in değişmez oyuncusu oldu. Portekiz Milli Takımı, Euro 2016'yı kazandığında Andre Gomes, milli takımın önemli bir parçası olmayı da başarmıştı.
Barcelona, Valencia ile genç Portekizli için 35 milyon Euro nakit ve 20 milyon da ileri vadeli bonus ödemek üzere anlaştı. Medyaya göre, Iniesta, Rakitic, Busquets'in olduğu orta sahada Gomes ancak iyi bir yedek olurdu. Haklı da çıktılar. Gomes geçen sezon ne zaman şans bulsa top ayaklarına dolandı. Büyük kulüplerde forma giymek için yetenek yetmez. Hani yüzdeye vursak, yetenek yüzde 50, iyi antrenman yüzde 25 ve kalan 25 de zor günlerde vazgeçmeyecek bir karakter.
ZAYIF HALKA GOMES
Barcelona'da Messi ve arkadaşları sahada güvendiklerine pas verirler, pas verdiklerinde de özgüven ararlar. Gomes bu sezon da kadronun zayıf halkası olmayı sürdürdü. Geçen sezon onu ligin en kötü transferi seçen gazeteler bu sezon da acımasızca eleştirdiler. Barcelona, Gomes'den olmayacak denilen günlerde Coutinho için 160 milyon Euro ödeyince, her yorumcu aynı cümleyi kurdu: "Gomes sezon sonunda gidiyor."
İki hafta önce Atletico Madrid, Barcelona deplasmanına geldiğinde sezonun en kritik 90 dakikasında Andre Gomes kulübedeydi. Iniesta sakatlandığında 36. dakikada oyuna girdi. Camp Nou tribünlerini dolduranlar için kredisi dolmuştu, her top ayağına geldiğinde onu ıslıkladılar. Kenarda teknik direktör Valverde, oyuncusunu yuhalayan tribünlere küfür ederken yakalandı kameralara. Gomes'in kariyeri o akşam bitebilirdi ama bir röportaj her şeyi değiştirdi.
RÖPORTAJ KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Panenka dergisinde yayımlanan röportajında Gomez, Portekizli birçok futbolcunun yapmadığını yaptı, dibe vurmuşluğunu ifşa etti. "Evimden çıkmak istemiyorum çünkü insanlar bana bakıyor ve o utanç duygusu sokağa çıkmama engel oluyor. Evde de kimseyle konuşmuyorum. Bunları düşünmek beni üzüyor. Utanıyorum" dedi.
Barcelona forması giyen, ülkesindeki genç futbolcuların idolü birinden bunları duyabilmek kolay değildi. Gomes konuştu, adeta "Vuracaksanız vurun beni" dedi ve kazandı. Geride kalan haftada Barcelona, Chelsea'yi Şampiyonlar Ligi'nden elerken tribünleri dolduran 98 bin taraftar, son yarım saatte oyuna giren Andre Gomes'i ayakta alkışladı, 10 gün önce yuhalanan genç adam topu her ayağına aldığında tribünlerin de rüzgarını arkasına aldı...
En zor günlerinde susan yeri geldiğinde haddinden fazla eleştirilen Galatasaraylı Selçuk İnan'a bu köşeden dört yıl önce (Eylül 2014) bir çağrı yapmış hayatın sakatladığı adamlar sahada daha fazla "ölmesin" diye susmamasını rica etmiştim. O susmayı seçti. Oscar Wilde'ın mısrasını demek ki bilen Andre Gomes'miş... /Herkes öldürebilir sevdiğini /Ama herkes öldürdü diye ölmez.