Atiba ve partneri Linderoth
Türk futbolunda son 10 yılda kazanılan şampiyonluklarda defansif orta sahaların önemi adlı bir tez yazılacaksa eğer giriş cümlesi şu olmalıdır: Mehmet Aurelio- Melo-Mehmet Topal-Atiba. Belin sağlamsa başın dik durur.
Golcüler atar, kaleciler kurtarır, Oscar'lar belki onlara gider ama defansif orta sahalar her şampiyonlukta en büyük karakter oyuncusudur bu oyunda.
Orta saha hikayelerinin bizden kahramanı Atiba olsun. Beşiktaş geçen sezon şampiyon oldu, bu sezon da şampiyonluğa koşuyor ve Avrupa'da nisan ayını gördüyse aslan payı Kanadalı oyuncunun emeğinde saklı.
Dizinden 18 ay içinde üç kez operasyon geçirmiş bir futbolcunun 34 yaşında takımının her maçında en çok koşan oyuncu olması sadece kendi başına bir roman. Ama onun geçmişinde bir isim var ki o da kısa ama acıklı bir öykü.
11 yıl önce Şampiyonlar Ligi'nde Celtic'e karşı Kopenhag forması giyen iki oyuncunun sığdığı bu fotoğraf karesindeki Atiba'nın partneri, deklanşöre basıldıktan altı ay sonra Galatasaray'a transfer olmuştu.
Dönemin en muteber defansif orta sahalarından biri olan İsveçli, Atiba'dan dört yaş büyüktü ve kariyerinde ciddi tek bir sakatlık yaşamamıştı.
En verimli çağında, 27'sinde geldiği Galatasaray'da Linderoth üç sezonda sadece 13 maça çıkabildi, diz sakatlığı kariyerini kararttı ve 31 yaşında futbolu bırakmak zorunda kaldı.
Linderoth'un yanında yetişen Atiba ise ondan altı sezon sonra geldiği Beşiktaş'ta şimdi taraftarına "40 yaşına kadar oynar mı acaba?" sorusunu sordurtuyor.
Real Madrid'in Makelele özlemi
İspanya ve İngiltere'de onun oynadığı dönemde futbolcularla yapılan anketlerde "Sizi en çok zorlayan kimdi?" sorusunun cevabıydı. Claude Makelele, ayağında top gördüğü rakibine bir ahtapot gibi sarılır, ya topu kapar ya oyunu bozardı. İki sezondur Premier Lig'de esen Kante fırtınası işte bu Fransız yapımı filmin bir devamı.
Real Madrid'in Barcelona karşısında zorlandığı 2003-2010 yılları arasında Makelele bir referans zirvesi oldu. Katalanlar karşısında Los Galacticos, orta sahadaki savaşçısını Chelsea'ye sattığı günden itibaren hep onu aradı. Altyapıdan gelen genç Borja Fernandez'den, Pablo Garica'ya, Thomas Gravesen'den omuzlarda Arjantin'den gelen genç yetenek Fernando Gago'ya, Mahamadou Diarra'dan "Aranan adamı bulduk" denilen ve 2009'da imzayı atan Xabi Alonso'ya kadar. Real Madrid'in bugün de başkanlık koltuğunda oturan Florentino Perez onu sattıktan sonra söyledikleriyle adını futbol tarihinin en talihsiz demeçleri listesine yazdırmıştı: "Makelele'yi özleyeceğimizi sanmıyorum. Tekniği vasat, rakipten top çalıyor olabilir ama topu ya sağına ya soluna veriyor. Kafa toplarında zayıf ve üç metreden öteye top attığını görmedim. Genç oyuncular gelir ve Makelele'yi unutturur."
Fransız orta sahayı izlediyseniz Perez'in bu sözlerini okurken güldüğünüzü biliyorum. Orta saha hikayeleri bir soruyla bitsin: "Atiba, Real Madrid'de oynar mı?"
Bereketli futbolcu Ljubomir Fejsa
İsveçli santrforun muhteşem kariyerinden altını çizeceğim satır, 2001'den beri oynadığı her takımda her sezon mutlaka bir kupa kazanmış olması.
Sırp defansif orta saha oyuncusu ve 29 yaşında, onu özel yapan ise "şampiyonluk garantili" futbolcu olması! Partizan ile 2008-2011 arasında üç şampiyonluk kazanan Fejsa, Komşu'da Olympiakos'ta da üçleme yapıp 2014'de geldiğinde kariyerine altı şampiyonluk, dört kupa yazdırmıştı. Benfica onu Ocak 2014'te transfer ettinde Sırp oyuncu bereketini Portekiz'e taşıdı. Kariyerinde 19 kupa olan Fejsa bunu sadece 191 maça çıkıp yaptı. 300-400 maça çıkıp bir kupa kazanamayan oyuncu yok mu sanıyorsunuz Avrupa'da...