Tanrı olmak isteği insanın çok eski iptilâsı.
Şimdi yapay zekayla ve hedeflenen robot-insanlarla iş yine oralara gidiyor. Milletçe sosyal ağlarda, arama motorlarında yaşıyoruz, o da başka bir gerçek...
Dijitale yok muamelesi yapmak baştan kaybetmek demek. Hele bu Google, Face, Twitter vs.ye karşı yerli bir yazılım peşine düşmek, kimsenin moralini bozmak istemem ama zor hadise. Çünkü iş çoktan bitmiş!
Peki ne yapacağız? Şunu yapacağız, arkadaki narsist 'guru' bozuntularının ipliğini pazara çıkaracağız. Para ve iktidar peşindeki büyük kapitalist riyayı gösterecek ve bunlar üstünde özgür, eşit bir denetimi ve hesap sorma hakkını savunacağız...
Ne diyorlar? Özgürlük ve ifade özgürlüğü... Sonra? Tipini beğenmediklerini takır takır kurşuna diziyorlar.
Misal Jack Dorsey! Twitter onun mekânı. Astığı astık kestiği kestik. Sayısal Tepegöz! Ultra seçkin. Sansürcü kalantor...
***
Twitter'ın kurucusu Jack Dorsey, birçok yönden internetin ilk dönem protest kültürlerinin içinden geçmiş. Burun hızması ve heavy metal sakalıyla zatını dijital yogi, bir nevi ermiş ilan eden eleman, gençliğini 'JakDaemon' takma adıyla Emo şiirler yazarak geçirmiş.
Emo: 'Emotion'dan, duygu demek. Hüsranda, bitap düşen, histerik, kendine zarar verecek kadar metal dinleyen bir kültürel mod. Dijital bir zamazingo.
"Başlangıçta Jack vardı. Ve Jack'in de bir çizgisi vardı" gibisinden sarsıcı şiirler yazmış.
Kendini "kripto anarşist, itibar zedeleyici, tabandan hacker" olarak tanımlamış. "Geçici otonom bölgeler, koloni/ klan işgücü, kentsel çekirdekler ve kurumsal kargaşa" sevdiği laflar...
Dorsey'in ilk imajı, interneti ilk benimseyen ve merkezi otoritelerden uzak tutmaya çalışan siber-punk'ların vizyonuyla ilişkili. Bilgi transferi, hükümetlerin ve büyük kurumların kontrolü dışında bireyler arasında özgürce gerçekleştirilebilsin diye, bilginin yayılması için açık bir platform olarak imar etmiş Twitter'ı. Nitekim 2015 yılında Dorsey, Twitter'ın "ifade özgürlüğü anlamına geldiğini" de söylemiş, iyi mi?
Öyle yani...
***
An itibariyle muazzam bir servete hükmeden bu sosyetik hacker, artık başkanları şutlayan dijital bir elit rolünde. Güncel siyasetin dar giysilerini bir kenara bırakırsak, kripto anarşik muhalif ve sınırsız özgürlük vaizinden dünyayı yöneten dijital bir dokunulmaza, gerçek bir krala dönüştüğünü de görürüz.
Bu kendini her şeyin üstünde gören tanrı kompleksli tipler; robot sevgililerle, yapay zekâ ve yarı-insanlarla tanrılaşmak isteyen, çok eski bir sakat ideolojinin dijital düşünürleridir aslında. Ve henüz şöyle sıkı bir eleştiriden geçirilmediler...
Zengin çocuklarının garaj sıkıntısı olduğu bilinen anarşist felsefenin ve tanrısını kaybetmiş dinlerin, giderek pür kapitalist bir cehennemin çocuklarıdırlar. İnsanı bitiren bir geleceğin, insanı hayvan mertebesine geri iten bir gidişatın kibir abideleridir bunlar...
Ancak Dorsey, göbek adı Bitcoin yazan Twitter CEO'su, ödeme şirketi Square'in de sahibi olaraktan ne yaptıysa, "insanların finansal sistemlere kolayca ve eşit bir şekilde katılma yeteneğine sahip olması için" yaptığını söylüyor yeminle!
Liberal tatavalar işte...
***
Dorsey, işine geldiğinde özgürlükçü kelimeleri çıkarları için kullanan bir dijihokkabaz!
Şunu söylemeliyim: Bu işin felsefesini ele alıp bilmeden, ardındaki fikri analiz etmeden ve dibindeki dini eklektizmin bohçasına sökmeden... Şatafatlı teknolojinin dibinde yatan kurnaz paganı, totemlere değil kendine tapan uyanığı, kendini ilah yapanı ifşa etmeden, bize huzur yok...
Bu siber-punk şeylerin, eko-anarşist çiftlikler, bu hiper özgürlükçü söylemin ardına saklanan radikal ihtirasın, o kontrolcü isterinin, o psikopat kafanın peşine düşmeliyiz fikrimce.
Ki zaten Bilge Medeniyet dediğimiz nedir?
Her yeni duruma has felsefesiyle cevap verebilendir...