Yalancı pehlivan çok hayatımızda. Biri, "Çık karşıma!" diye atarlanıyordu geçende.
Sokakların derin lisanında bir deyim var, "Derken, sabah erken, iki seksen" diye bir laf söylenir. Şok eden, aniden ortaya çıkan durumları anlatmak için kullanılır.
Öyle de oldu.
Cumhurbaşkanı beklenen şeyi yaptı ve blöfçülere resti çekti.
Bizim kof kabadayılar yine ters köşeye yattı.
Kaderleri bu, yapacak bir şey yok.
***
Hayırlı uğurlu olsun diyoruz. Bu seçim şaka maka değil gerçekten mühim. Şimdilik bir arayışı tarif eden
Yeni Türkiye'nin ortaya çıkışıdır.
Yeni sistemin onayı ve düzenlemesi için son aşama...
Çok hareketli vakitler yaşadık!
Ülke
FETÖ ile hesaplaştı, darbeyi yendi ve silahtan başka bir şeyden anlamayan kötü ruhlu lejyonerleri ta Afrin'e kadar kovalayıp oradan da attı.
Fakat asıl patronaj tehdidi sürmekte...
'Yeni Moğollarla' karşı karşıyayız. İstila ve yağma salgını bu kez Batı'dan gelmekte. Post modern denen çağ belki de bu. Modern barbarlar kılık değiştiriyor.
Biliniyor ki Batı tek ve yekpare bir Batı değil. Kendinden utanan Batılılar da yok değil.
Ne var ki hegemon Batı düşüncesi yılan dilli bir fikriyat. Öncüsü Amerika, yancısı Avrupa.
Bu barbarlığın Irak ve Suriye'ye 'demokrasiyi' nasıl getirdiğini yakından izledik.
Daha evvelinden
Afganistan'ı taş devrine döndüren ve ülkeyi, birbirlerinin camilerine 'kamyon bombalarla' girenlerin cehennemine çeviren 'Özgür Dünya'dan bahsediyoruz...
15 Temmuz'da yendiğimiz tuzağın hangi dış sürücülerden gelen mesajlarla planlandığını gördük.
Adil Öksüz'ün elindeki GPS aletinin, papazların ve ruhunu satmışların dijital bağının nereden programlandığını artık biliyoruz.
Parfüm sıkan ve son moda elbiseler giyen 'Beyazlar' ve onların pastörize edilmiş zencileri tarafından temsil edilen Yeni Moğollar için her yalan mubah. İnsan hakları falan, çeşitli liberal numaralar, hepsi asıl gerçeği örtbas eden birer medya planlaması.
Trendler, ilişki biçimleri, kadına tacize karşı şey etmeler filan. Hepsi bir kurgu.
Askerlerinin tecavüz ettiği binlerce Doğulu kadından hiç söz edilmez de bilmem hangi siyatikli Hollywood yapımcısının tezgahından geçen ecnebi artistler konuşulur...
Batının dini de başka bir şeydir artık!
Maddeci hazlara tapan bir 'çok tanrıcılık'. Önüne gelenle birlikte olmayı alenileştiren cinsel hezeyan ve güçsüzü ezen şişmiş kibir...
***
Bunların bir Osho'su vardır mesela. Seküler peygamber. 'Materyalist ruhçuluk' duayeni. Meditasyon ve grup ciması gurusu. Bu sayede trilyarder, adamın 90 RollsRoyce'u olmuş.
"Doğu da yarım, Batı da!" diyordu. Sözde Batı'ya Doğu ilmi zerk ediyordu.
Hangi Doğu? Orası önemli!
Üç satır İslam irfanından çalıntı, beş duble Hint felsefesinden arak, eklektik bir çorba...
Allahsız bir sahtekar. Doğuyu çerez mertebesine indiren bir oryantalizm.
Adam, bizim soytarı gibi Amerika'ya kaçmış orada Hollywood yapımcılarıyla karanlık işler çevirmiş. Ardından kovulmuş,
Hindistan'a dönmüş, orada ölmüş.
Şimdi Oshocu'lar Hindistan'da özel kredi kartları ile en lüks meditasyon kulübü olaraktan turistik hizmet vermekteler...
Bizim Gezi Olayları sırasında ortaya çıkan ahlakı anlamak için bu Osho'lara onların deformasyonuna, şovlarına, insan olmanın şerefinden istifa etmiş 'deist' saçmalıklarına filan yakından bakmalı.
Yeni Moğol düşüncesi budur.
Yani diyorum ki, tarih tekerrür ediyor, sadece oyuncular değişiyor. Bin yıllık uykudan uyanıp fikirde, felsefede, bilimde dünyayı sarsan o üstün zihniyete, has bilgelerimize dönmezsek, kılcal ideolojileriyle bu 'incelikli' saldırıyı göğüslemek zor.
***
Bugünlerde 'Başkanı' ve istediğimiz sistemi seçeceğiz. Yeni bir ülkenin mührüdür bu. Vaziyetimiz belli, ne yapılacağı ortada.
Amma ve lakin, üzgünüm ama şunu söylemeliyim:
Yeni Türkiye aynı zamanda üstün kültürel antikorların, fikri bağışıklık direncinin icadı anlamına gelmeli.
Yoksa hikaye...