Son günlerde dijital ortamlarda duyduğum en şaşırtıcı olay 'sosyal medya nikâhı'dır.
Taraflar birbirlerini internet aleminde tanıyor, hoşlanıyor. Tipini, sözünü, tarzını, fotoğraflarını beğeniyor ve sanal boyutta platonik bir aşk başlıyor.
Buraya kadar anlaşılır. Ne var ki arkası var.
Tahmin edeceğiniz gibi sempati duyulan kişinin paylaşımlarına 'like' koymak, kalp koymak, şu, bu emolojisi yapmakla başlayan ilişki, sevdiğinin yazdıklarının altına aşırı iltifat cümlesi sarf edenlere kızmalara, bloklamalara, spam şey etmelere kadar varıyor.
Sosyal medya mecralarında kıskançlık krizleri, kavgalar, gürültüler gırla gitmekte. Bin türlü gazap revaçta.
İşte bunun için çözüm olarak sanal nikah icat edilmiş. Siber uzayda evlilik!
Çiftler-gerçek hayatta ikisi de evli ya da biri evli biri bekar da olabiliyor- internet âleminde (Hafazanallah) acısıyla, tatlısıyla elektronik bir yuva kuruyorlar imiş...
***
Sosyal medya nikahının epey yaygın olduğu söyleniyor. İnternete aşina, eğitimli orta sınıf âşıklar, sanırım dijital sevgililerine, sanal nikahla bir aleniyet kazandırmak istiyor.
Dijital olaraktan nikahlanan çiftler artık sadece birbirinin sayfasını takip ediyor, sadece sevdiğinin altına beğeni koyuyor, sadece eşiyle mesajlaşıyor.
Çiftler hemcinsleriyle serbest, karşı cinsle mesafeli ilişki kuruyor. Karşı cinsle flört sayılabilecek davranışlara girmiyorlar.
Tabii bilinmeyenler var, insanlar nikah için bir yere başvuruyorlar mı?
Sonuçta nikah, aşkını, eşini ilan etme, haber verme durumu. İki kişinin arasındaki açıklanmamış nikah, mana olarak geçersiz.
Deli sorulara hiç girmeyelim, batarız. Mesela nikah şahitleri oluyor mu?
Kına gecesi sayfası var mı?
Ya da bekarlığa veda etkinlikleri.
Olur ya boşanma nasıl tebarüz edecek?
Mal paylaşımı için, Facebook,
Instagram ortamında birlikte paylaşılan kelimeler ve fotolar üstünden bir boşanma davası sürüyor mu?
Nafaka var mı, nafaka?
Ayrıca eşlerin biri gerçek hayatta evliyse gerçek eş bu durumu çakarsa olacaklar konusunda acep 'siber polis' mi yetkili?
Bunları henüz bilmiyoruz...
***
İşin nüktesi bir tarafa, ahir zaman bireyinin yeni hallerine teleskopu dayamalı.
Şunu biliyoruz ki birçok insan sosyal medyadan tanışıyor. Ne var ki gerçek buluşmalar çoğu kez hayal kırıklığı. Fotoğraflar, karakterler, isimler sahte çıkıyor.
Çünkü ortamda binlerce feyk kişilik gezinmekte. Trol varlıklar ve kötü niyetliler bir kenara bırakılırsa insanların aslında dijital uzayda, içlerinde sakladıkları kökleşmiş bir karakterle göründüklerini söyleyebiliriz.
Başı örtülü bir hanım 'vekil profilinde' açık; bir erkek, kadın; yaşlı bir bey, genç, olabiliyor.
Bu 'light' şizofreninin tahlilini psikiyatrinin ehillerine bırakıp şunu desek abartı olmaz:
Teknolojik hayata geçmiş Türk insanı gayet modern bazı problemler yaşıyor!
Sosyal medyalara aşina olan kişilerin bir tür boşlukta olduğunu, iletişimsiz bir yalnızlık durumunda, sıkıntıda, arızada kaldıklarını söyleyebilir miyiz?
***
Ama şurası bir gerçek, insanlar ilişkilerini sosyal medyada bulup işi büyütüyor, nikahı basıyor.
Bu nikah gerçek hayatta yok hükmünde. Boyutlar arası bir hayat.
Amma ve lakin şu nikah ihtiyacı, insanların dijital bir ahlak arayışında olduklarını da göstermekte.
Bahse konu mesele, yüksek volümden konuşmakla, tek celsede mahkum etmekle halledilecek bir konu değil. Çözmemiz gereken bir bilmece.
Öte yandan halim selim vatandaşların sosyal alemde nasıl trol canavarlara dönüştüklerini görüyoruz. Sanal alt benliklerimiz çatır çatır faş oluyor. Her gün foyamız daha da ortaya çıkıp duruyor.
İnsan aslında neyse, o hallerini dijital alemde sergiliyor.
Her gördüğüne, bildik tabirle DM'den yürüyen sosyal zamparaları yok sayarsak, sosyal medya nikahı, bütün komedisine rağmen sanal ortamdaki kuralsızlığa manevi bir arayış. İşin içinde yan yollara sapma ve bir aldatma furyası da var.
Etrafta sosyal medya damatları, gelinleri dolanmakta.
Mevzu derin...
Derkenar: Erol Göka ve Mustafa Merter'i göreve çağırıyoruz...