20 Mayıs 2017
Genç Karl Marx filmine gittim. Film Festivali sırasında kaçırmıştım. Sinemalarda gösterileceğini sanmıyordum. Sevindim oynadığını görünce. Fazla bir şey beklemeden girdim salona. Aynen öyle: yeni laflar etmeyen, dramatik boyutu zayıf, düz anlatımlı bir film. Hatta bazı bölümleri fazlasıyla beylik, sıradan, neredeyse ucuz. Gene de sonuna kadar ilgiyle izleniyor. Neticede bir 'bio-pic'. Bütün o tür filmlerde ilginç bir yan bulunabilir.
'Genç Marx' kavramını film basbayağı 'yaşla' ilgili bir gençlik olarak almış. Yanlış değil. Önemli yapıtlarını 30 yaşından önce üretti. Ama o dönemde ortalama ömrün 60 civarında olduğunu düşünmek gerek.
Literatürde de mevcuttur bu 'genç' kavramı. Daha ziyade erken dönem yapıtları anlamınadır. Ben de her zaman Komünist Manifestosu'na kadar olan dönemini böyle düşündüm. Bu dönemin önemli yapıtları Yahudi Sorunu Üstüne, 1844 Elyazmaları, Feuerbach Üstüne Tezler, Alman İdeolojisi, Felsefenin Sefaleti. Ben bu tarihi Grundrisse'ye kadar uzatıyorum. Sonrasında 'olgun' Marx başlar. Öyle de biter.
Bu kitaplar ufak tefek metinlerdir. Güzeldirler ama sınırlıdırlar. Filmde de Marx, Engels'e bu durumdan yakınıyor, "Yoruldum" diyor, büyük kitaplar yazmak istediğini söylüyor. Bence o kitabı hiçbir zaman yazamadı. Kapital'in devam ciltleri öldükten sonra yayınlandı. Grundrisse, 1939'da yayınlandı. Şaşırtıcı olanı söyleyeyim: İngilizceye 1970'lerin başında çevrildi. Zaten biz o yıllarda Marxist klasikleri okumaya çalıştığımızda 1900'lü yıllardaki İngilizce çevirileri bulmak zorundaydık.
Film, biraz da çocukça bir iyimserlikle öylece akıp gidiyor. Marx ve Engels Komünist Ligi kurunca bitiyor, ekranda çıkan yazılar 1948 isyanlarını haber veriyor.
Çıkınca öteden beri düşündüğüm bir şeyi aklımdan geçirdim: Marx'ın Türkçe çevrileri. Önce adlar. Bence Kapital Türkçeye bu adla değil Sermaye olarak çevrilseydi Marxist bilinç açısından her şey çok farklı olabilirdi. Aynı şekilde Grundrisse mesela Ana Hatlar diye dönüştürülebilirdi. Bu müthiş bir ufuk açacaktı. İnsanlar Marx'ı anlamadıkları sözcüklerle izlemek zorunda kaldılar ki, buna büyük çeviri, o alelacele çevrilmiş, eksik terimlerle dolu kitaplar sorununu da ekleyelim. Bir de mesela 'komünizm' yerine 'cemaatçilik' veya 'toplulukçuluk' deseydik işler farklılaşmaz mıydı?
İktisatçı Marx'a pek inanmadım. Eski bir iktisat asistanı olarak orada benim için önemli ve aşılamamış isim Ricardo'dur. Marx ona müthiş felsefi yorumlar getirdi ufuklar açtı. Ama onları da felsefeci yanından derledi. O nedenle asıl sosyolog ve felsefeci Marx önemlidir ve ayaktadır. Bugün de topluma ve tarihe bakarken onun önermesi dışında bir yöntem bana kalırsa yoktur. En azından benim için yoktur. Ama bu bir indirgemeciliği, dar zihinliliği zorunlu kılmaz. Marx bugün her zamankinden daha fazla tartışılıyor. Dünyanın her yerinde!