atv'de yeni başlayan Bozkır Arslanı Celalleddin dizisinde başrolde yer alan Emre Kıvılcım, henüz fragmanlarda ve önceki gün yayınlanan ilk bölümde seyircinin dikkatini çekmeyi başardı. 1990 Malatya doğumlu Kıvılcım, önce Kimya Mühendisliği okumuş.
Sadece bir yıl kendi mesleğini yaptıktan sonra İş Güvenliği Uzmanı olarak çalışmış. Mühendis olarak çalışırken Zeytinyağlı Yiyemem adlı televizyon filmiyle ilk oyunculuk tecrübesini yaşayan Kıvılcım, Altın Kamera Oyunculuk Yarışması'na girip şansını denemiş. Yarışma sonrası Sadri Alışık Kültür Merkezi'nde burslu olarak bir süre oyunculuk eğitimi aldıktan sonra Elif dizisiyle tanınan Kıvılcım, Mehmet Bozdağ ile yollarının kesişmesinden sonra dünyaca tanınan bir isim haline geldi. Sinema filmi Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı'nda da rol alan Kıvılcım, özellikle bu son iki projesi sayesinde Latin Amerika ve Asya ülkelerinde tanınırlığı arttı. "Övgülere mazhar olmak çok kıymetli, daha yolun başındayım" diyen Kıvılcım'la diziyi, rolünü ve kariyerini konuştuk.
- Hayırlı olsun. Bu rol için sizi düşündüklerinde, senaryoyu okuduğunuzda ilk olarak ne hissettiniz?
- Teşekkürler. Bu dizinin hazırlıkları sürerken ben Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı filminin çekimindeydim. Projeyi duymuştum ama kendim için hiç düşünmemiştim. Mehmet Bozdağ'ın Celaleddin için de benimle çalışmak istediğini söylemesi sürpriz olmuştu gerçekten. Senaryonun ilk üç bölümünü hiç nefes almadan okudum. Standartların çok üstünde, alışılmış senaryoların çok dışında, her yönüyle çok farklı bir projeye dahil olduğumu anlamıştım.
- Dizide Türk tarihinin efsanevi hükümdar ve komutanlarından biri olan Celaleddin Harzemşah'ı canlandırıyorsunuz.
Harzemşah'ı nasıl anlatırsınız, sizi etkileyen özellikleri nelerdir?
- Devletine çok düşkün bir kahraman. Devletin devamlılığına kendisinin bile zarar verdiğini görse gerekenin yapılmasını isteyecek biri. Stratejik zekası, dünyaya bakış şekli, yaşanan her olumsuz duruma rağmen bir çıkış bulabilmesi, tek başına Moğollara kafa tutması, vakur ve dik duruşu beni etkileyen şeylerden sadece birkaçı. Bence Celaleddin'in en temel motivasyonu; özgürlük ve devletinin bağımsızlığı.
- Bu rol özelinde, tarihteki en büyük Türk hükümdarlardan birini canlandırıyor olmak nasıl bir duygu?
- Gerçek bir kişiyi canlandırmak, yaptığınız işi, oyunculuğu daha anlamlı kılıyor. Bir de bu tarihi bir kahramansa aldığınız sorumluluk, yaptığınız işin yükünü artırdığı gibi yaşayacağınız gururu da artırıyor.
Yaptığım işin bir amacının, söyleyecek önemli bir sözünün olması ve aynı zamanda öğretici olması gerçekten farklı bir duygu.
DEV BİR PRODÜKSİYON
- At binme, kılıç kullanma vs. gibi fiziki hazırlığın yanı sıra role ruhsal ve psikolojik olarak kendinizi nasıl hazırladınız?
- Aslında at ve kılıç konusunda Türkler Geliyor filminden hazırdım. Burada tekrar ekiple çalışmalar yaparak bir uyum yakalamak için beraber at bindik ve kılıç çalıştık. Hazırlık sürecinde hemen hemen her gün Bozdağ Film Platoları'nda bulunan tesislerde eğitimler oluyordu. Karaktere hazırlık sürecinde yapımcımız ve proje tasarımcımız Mehmet Bozdağ ile sürekli iletişim halindeydik. Tarih danışmanlarımızla, yönetmenimizle ve oyuncularla sürekli karakter ve öykü hakkında bilgi alışverişi yapıyorduk. Celaleddin Harzemşah gibi büyük bir zatı öyle hemen tanıyıp anlamanıza imkan yok. Çekim yaptığımız her bölüm ben de yeni özelliklerini bulmaya, anlamaya ve tanımaya çalışıyorum.
- Bozkır Arslanı Celaleddin'in hikâyesinden ve hikayenin geçtiği dönemden biraz bahseder misiniz? Seyirci bu dizide ne bulacak, neyi izleyecek?
- Cengiz Han liderliğinde Batı'ya doğru istilaya başlayan Moğolları ilk karşılayan Harzemşahların son hükümdarı Celaleddin Harzemşah. Yaşadığı dönem de İslam ülkeleri acı ve kargaşa içindeyken, Türk-İslam dünyasını birleştirmeye çalışmış ve Cengiz Han'a ilk mağlubiyeti tattırmış. Bence bu uluslararası dizimiz ile insanlar tarihimizle ilgili daha çok bilgi sahibi olacak.
Kostümlerinden sarayın mimarisine, oyuncularından dizi müziğine her alanda farklı bir proje seyirciyi bekliyor.
- Yine dev bir prodüksiyon söz konusu. Mekanlar, ordular vs anlamında büyük prodüksiyonda yer almak sizi nasıl etkiledi?
- Dizinin bir kısmını Aksaray'da çektik. Oradaki atmosfer, bozkır olması, mağaralar vs. her şey çok doğal ve yaşanan döneme çok uygundu. 45, 50 derece sıcaklıkta, kostümlerle aksiyon çekmek zor da olsa, Aksaray'da çektiğimiz her sahnede o dönemde gibi hissettim. Platomuzda inşa edilen saray, Semerkant, Harezm ve Buhara'daki gerçek yapıtların birebiri olmuştu. Oradaki atmosfer de etkileticiydi. Kostümler gerçekten çok farklı. İzleyen seyirci de fark edecek bunu. Özbek kumaşlarıyla o dönemin birebir aynısı yapılmıştı. Aslında sette olduğumuz her an etkileyiciydi. Böyle büyük bir projenin zorluğu da diğer işlerden daha ağır oluyor, onu da belirtmek isterim.
ÖVGÜ DOLU MESAJLAR ALIYORUM
- Yer aldığınız diziler ve filmler yurt dışında da ilgiyle izleniyor. Bu dizi de yine yurt dışında pek çok ülkede yayınlanıyor. Malatya'dan dünyaya açılan bir oyuncu olarak ne hissettiriyor bu durum size? Nasıl yorumlar alıyorsunuz?
- Oynadığım her projenin bir öncekine göre daha iyi olması benim için önemli. Her alanda daha iyi olmalı; prodüksiyon olarak, senaryo olarak ve tabii ki oyunculuk olarak. O yüzden her işte daha çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Bozkır Arslanı Celaleddin dizimiz için dünyanın birçok yerinden övgü dolu mesajlar alıyorum. Latin Amerika'dan ve Asya ülkelerinden yazanlar oluyor. O dönemi ve tarihini araştırmaya başladıklarını söylüyorlar ve böyle bir karakteri onların kalplerinde hissettirebildiğim için teşekkürlerini iletiyorlar.
YULDUZ'LA ÇOK İYİ ANLAŞTIK
- Bozkır Arslanı Celaleddin, Türk dünyasının en iyi oyuncularını ve kamera arkası ekiplerini bir araya getirdi. Sette ortam nasıldı, böyle uluslararası bir ekibe uyum sağlamak zaman aldı mı?
- Özbekistan'dan yaklaşık 25 oyuncunun yanında, Kazak yönetmen ve İranlı sanat yönetmenimiz vardı. Dolayısıyla 3-4 dilin konuşulduğu bir set ortamı vardı. Tabii alışık olmadığımız, farklı ve birçok konuda tecrübe edineceğimiz bir iş ortamı olmuştu. Bu projeye tüm ekip kalpten inandı ve herkes sınırlarını zorladı.
- Yulduz Radjabova, Jovahir Zakkrov gibi Türk dünyasının yıldız oyuncuları ile kamera karşısına geçtiniz. Bu isimlerle çalışmak nasıldı? -
Gerçekten çok yetenekli oyuncular ve büyük ustalar var. Yulduz Radjabova partnerimi oynayacağı için onunla iletişimim benim için çok önemliydi. Senelerce büyük hocalardan eğitimler almış, yıllarca tiyatroda birçok eserde yer almış ve sinemada uluslararası, çok güzel işlere imza atmış bir oyuncu. Oynadığı son filmi Oscar'a aday gösterilmiş ve cumhurbaşkanlarından büyük bir ödülle onurlandırılmış bir oyuncu. Türkçe'yi çok hızlı öğrendiği için çekimlerde ve iletişim konusunda hiç zorlanmadık. Sahnelerde birbirimizin enerjisini artırmak için çalıştık ve güzel bir sonuç çıktığını düşünüyorum. Javohir, Özbekistan'ın ve Rusya'nın çok saygı duyduğu ve çok tecrübeli bir oyuncu. Bakışlarındaki güç ve sakinliği beni etkilemişti.
MOĞOLLARA İLK MAĞLUBİYETİ TATTIRDI, ONLARIN YENİLMEZLİK EFSANESİNİ YERLE BİR ETTİ
Cuma akşamı ilk bölümüyle atv ekranlarında seyirciyle buluşan Bozkır Arslanı Celaleddin, görkemli bir imparatorluk olan Harzemşah devletinin sultanı Alaeddin Muhammed'in büyük şehzadesi Celaleddin Harzemşah'ın efsanevi hikâyesini anlatıyor. Peki, genç oyuncu Emre Kıvılcım'ın hayat verdiği Celalleddin Harzemşah kimdir?
Celaleddin Harzemşah, görkemli bir imparatorluk olan Harzemşahlar Devleti'nin son hükümdarıdır. Babası Harzemşah Alaaddin Muhammed, annesi Ayçiçek Hatun'dur. Celaleddin kendisinin lakabıdır. Celaleddin, sultan babasının ve Türkan Hatun diye hitap edilen babaannesinin arasındaki nüfuz mücadelesinin devleti zayıflattığını ve iki başlılık yarattığını görmektedir. Diğer taraftan huzuruna kimliğini gizleyerek girdiği Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın ülkesini ele geçirmeyi planladığını anlamıştır. Dünyayı kasıp kavuran Moğol hükümdarı Cengiz Han'a meydan okuyup, ülkesini savunmaya karar veren Celaleddin Harzemşah, Cengiz Han'ın otağında karşılaştığı ve kaçırıp Gürgenç'e getirdiği güzeller güzeli Kutlu Bike ile birlikte kendini büyük bir mücadelenin ortasında bulur. Büyük görevi Cengiz Han'a meydan okuyup, ülkesini korkunç saldırılarına karşı savunmaktır. Nitekim Cengiz Han'ın ordularını üst üste mağlup edip, Moğol ordularının yenilemeyeceği efsanesini yerle bir etmiştir. Cengiz Han'ın "Keşke böyle bir oğlum olsaydı" diyerek saygısını dile getirdiği tek hükümdar olan Harzemşah, İslam dünyasını içene sürüklendiği büyük bir iç savaştan çıkarıp birleştirmeye çalışmış, Türk islam dünyasının en güçlü hükümdarları arasında yer almıştır.